Rice'ın ziyareti

A -
A +

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice bugün Ankara'dan ayrılıyor. Belli ki, bu ziyaret şimdiye kadarki alışageldiğimiz; dışişleri bakanlıkları arasında cereyan eden mutat bir ziyaret değil. Washington Times gazetesi, önceki günkü başyazısında, bu ziyareti değerlendirirken, ABD'nin Orta Doğu ve İran politikaları açısından Türkiye'nin desteğinin hayatî olduğunu dile getirdi. Gazete, Rice'ın görevinin zor olduğunu; başaramadığı takdirde bu durumun ABD adına ağır bir yenilgi olacağını yazdı. Öte yandan, İngiltere'de Arapça yayınlanan Hayat gazetesinin 16 Nisan 2006 tarihli sayısında, İran'ın yeni cumhurbaşkanının (Ahmedinecad) bu denli çıkışları yaparken niyetinin ne olduğu yani, ABD ile çatışmak mı, yoksa birbirlerinin karşılıklı çıkarlarının tanındığı bir ortaklık mı istediği soruluyor. > Ortak politikalar üretecek! Gazete, nükleer konusunda İran'ın meydan okuyan tavrının zamanlamasına da dikkat çekerek şu görüşlere yer veriyor: "... ABD Başkanı Bush, Irak'ta sürdürdüğü başarısız savaşın neticesinde Amerika kamuoyunda müthiş irtifa kaybetmiştir. Bush, Irak'ın hali ortada iken ikinci bir İran cephesi açar mı? Bush'un bu seçeneği tercih etmesi halinde bölge yeniden kana bulanacak!..." Yine gazetenin belirttiğine göre, diğer halde ise; ABD, İran'ın nükleer güç olmasına göz yumacak ve bölgenin hakimi İran'la ortak politikalar üretecek! ABD, İran'a bu şekilde yanaşır mı? Daha doğrusu İran bu denli politik bir manevrayı başarabilir mi? ABD'yi kendi safına çekebilir mi? Ahmedinecad, daha şimdiden bu yönde beyanat vermeye başladı bile! ABD, bu haliyle, tek başına belirleyici olmadığı bir işte rol alamaz. Dolayısıyla, ABD, Türkiye'nin konumuna ve ne yapabileceğine bakmadan bir karar vermez. Türkiye de belirleyeceği akıllı politikalarla meydan yerinden çekilmemelidir. ABD, bu durumun işaretini de, Bulgaristan'da elde ettiği üç adet üsle verdi! Irak'a müdahale günlerinin arifesinde gibiyiz. Yani, tarih yeniden tekerrür ediyor. O vakit, "Tezkere Krizi" ile ortada kalmıştık. Daha doğrusu bîtaraf kalmayı akıllıca sanmıştık. Ama, ondan sonra gördük ki, Irak'taki tüm siyasî oluşumlarda bertaraf edilmişiz! Hâlâ bu durumun sancılarını çekmiyor muyuz? Biz, nasıl ABD'nin PKK konusunda somut adımlar atmasını istiyor ve bekliyorsak, onlar da bizden İran konusunda aynı duyarlılığı bekliyorlar. Bu demek değildir ki, ABD ile birlik olup İran'a saldıralım! Zaten ABD'nin de böyle bir niyeti olduğunu sanmıyoruz. Ama, ne yapıp edip, İran'ın nükleer silah üretmesini engelleyecektir. > Dengeler bozulur Aksi halde, başta İsrail'in güvenliği olmak üzere tüm bölgenin dengeleri altüst olur ki, bu duruma ne biz ve ne de diğer bölge ülkeleri rıza gösteririz. Tabii bu hesaplar, öyle bugünden yarına yapılmazlar. Büyük devletler, böylesine ciddi adımlar atarken, ülkelerinin 30-50 sene sonrasını düşünürler. Değişen şartlara göre her adımın A, B, C, D... gibi birçok değişik planları vardır. Uygulamaya konulacak ilk planı, doğrusu bütün dünya gibi biz de merak ediyoruz. ..... Not: Bu makale Rice'ın uçağı Ankara'ya inmeden önce kaleme alınmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.