Saddam belası

A -
A +

Dış politikada müthiş bir zafiyet içindeyiz! Sözde; 'yurtta sulh, cihanda sulh!' ilkesine göre hareket ediyoruz. Hareket tarzımıza bakınca, bu ilkeyi ne kadar yanlış anladığımız ortada! Statükoculuk, pasiflik, olayları uzaktan seyretmek ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışıyla bu günlere geldik. Suya sabuna dokunmadan temizlik yapabileceğimizi zannettik! Bu hal, için için bir oluşuma, derlenip toparlanmaya ve yapılacak hamlelere temel teşkil ediyorsa; makuldür. Ama, bunun böyle olmadığını hep birlikte görüyoruz. Her geçen gün, dünü aratmakta ve daha şimdiden gelecek kuşaklarımızı ipotek altına almışız! Komşumuz Irak'ın başında bir bela var. Saddam belası! İran'a ve Kuveyt'e saldıran bu bela, 1600 km. menzilli füze sistemleri geliştiriyor. Geliştirip kurduğu nükleer tesislerini İsrail bombalamıştı. Kendi sivil halkına, kimyasal silah kullanacak kadar gözü dönmüş ve gaddar bir pisikopatla karşı karşıyayız! 1991 senesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Yıldırım Akbulut kendisini ziyarete gidiyor. Belinde tabanca ile misafirini karşılıyor ve oturulan masada; iki dakika Akbulut'un yüzüne hiç bakmıyor. Baktığında da; 'Eh! NATO'da bitti! Ne olacak sizin haliniz?!' diye, alaylı tehdit ediyor! Kendi halkının ve insanlık düşmanı bu adam; uşaklığını yaptığı Batılı güçlere 60 milyar dolar verip silah satın alıyor ve Kuveyt'e giriyor! Sözde hedefi 'Büyük Irak!' olan bu şaşkının, Türkiye'ye iyi rüya gördüğünü kim söyleyebilir? 1. Bush döneminde, ABD'yi Irak tehdidine ikna eden merhum Özal, o vakit bu meseleyi çözecekti ama; bizdeki statükocular ve kraldan fazla kralcılar, Özal'ı yalnız bıraktılar. Ne hazindir ki, şimdiki Başbakan Ecevit, o vakitler; sözde ABD karşıtı politika izliyor ve Saddam'ı ziyarete gidiyordu! Şimdi gelinen noktaya ve o vakitler Özal'a karşı çıkan çevrelerin yaklaşımına bakınız! Saddam'la yatıp Saddam'la kalkıyorlar! Ne kadar beceriksiz siyasiler elinde olduğumuza bakın ki, geldikleri doğru noktada bile yanlış üstüne yanlışlar yapıyorlar! Kriz batağına saplanmış ve bu bataktan çıkmak için akla karanın seçildiği böylesi zor bir dönemde; Irak harekatını diline pelesenk etmenin ve ekonomiyi içinden çıkılmaz hale getirmenin manası var mı? Savaş beklentisi içindeki bir ülkede ekonomik canlılık olabilir mi? Kim yatırım yapar, kim parasını gün yüzüne çıkarıp ekonomiye dahil eder? Hangi yabancı sermaye böylesine riskli bir ülkeye gelip de yatırım yapar? Turizm mevsimine girdiğimiz; TUR firmalarının bağlantı yaptığı bu dönemde; her akşam televizyonlarda savaş çığırtkanlığı yapmak neye hizmettir? Saddam ve Irak konusunu yarınki makalemizle sürdüreceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.