Sade suya tirit

Türkiye'miz dünyanın en netameli coğrafyasında yer alıyor. Diğer bir deyişle, dünyanın gözü-kulağı burada. Malum, asrımızın adı enerjidir ve ülkemiz enerji hatlarının geçiş güzergâhında bulunmaktadır. Dünya başkentleri, bu coğrafyayı konuşup hesap-kitap yaparlarken; acaba bu coğrafyanın insanları ne yapıyor, hangi mühim işlerle uğraşıp, hangi önemli konuları konuşuyorlar? Demokratik ülkelerde toplumların en iyi yansıtıcısı medyadır. Belirli bir zaman aralığında gazete sayfalarına ve televizyon ekranlarına bakıldığında, toplumların neleri konuşup tartıştığını, üç aşağı beş yukarı gözlemleyebiliriz. Allah'tan bizim ülkemizin medyası ile halkının gündemi aynı değil. Daha doğrusu, bizdeki medya düz ayna hüviyetinde olmadığından, olay ve hadiseleri olduğu gibi değil, olmasını istediği şekilde görüp değerlendirir. Neticede bizdeki medyaya bakıp toplum hakkında sağlıklı sonuçlar elde edilemez. Bütün ileri ve medeni ülkelerde, gençliği alkolden uzak tutmanın gayretleri vardır. Zira alkolün kötülüğünü ve insan sağlığına olan zararlarını cümle âlem bilmektedir. Aynı yönetmelik Türkiye'de yayınlandığında; halk, hayatında en ufak bir değişiklik olmaksızın yaşarken, medyada kızılca kıyamet koparılmak isteniyor. Bu yönetmeliği yayınlayan kurum bağımsız ve hükümetle organik bir bağı bulunmamakta. Buna rağmen fatura(!) hükümete kesilmek isteniyor. Her işe karşı olmayı muhalefet zanneden ana muhalefet lideri, 'içki iyi bir şey değil ama, hükümetin (!) bu yaklaşımı da iyi değil!' diyebiliyor. Sade suya tirit konularla bu medya ne yapmak ve nereye varmak istiyor? Medyamız saygınlık kazanmak istiyorsa, halkın gündemine eğilmeli ve gerçek sorunları manşetlerine taşımalıdır. Ayrıca muhalefet de iktidara alternatif olmak istiyorsa, malum medyanın sade suya tirit konularına 'sazan'lık yapacağına, halkın gerçek dertlerini dillendirip, adamakıllı çözüm önerilerini göstermelidir...