Sahtekârın böylesi!..

A -
A +

Bu ülkenin elitleri, nasıl bir eğitim almışlarsa; kendi milletine karşı öylesine yabancı ve milletinin değerlerine öylesine düşman ki, bu türün âlemde başka bir örneği olmasa gerektir. Bu elitler kimlerdir derseniz, evvelemirde verilecek cevap; bunların çok acayip yaratıklar olduğunu bahisle söze başlamak gerekir. Hiçbir mukaddesi olmayan bu yaratıklar ne kendilerini ve ne de mensup oldukları milletlerini tanırlar. Ziyadesiyle cahil oldukları konuların başında, sahip olduklarını iddia ettikleri meslekleri gelir. Hem kel hem fodul olup, içinden çıktıkları halkına tepeden, bakıp onu her daim hor görüp aşağılarlar. Gerçekte ise, kendileri dipsiz kuyular olup; milletini, milletinin hasletlerini ve onun özlem ve beklentilerini hayal dahi edemezler. Bir de utanmadan; hasbelkader bürokraside ve siyasette geldikleri makamlarda millet adına ahkam keserler. İşte bu ahkam kesmelerinde gerçek yüzleri bütün çıplaklığı ile ortaya çıkar. Daha açık ifadesiyle sahtekârlıkları alenileşir. Zira; 'şecaat arz ederlerken sirkatin söylerler'. Yani, kahramanlıklarını(!) anlatırlarken hırsızlıklarını sıralarlar. Baş zırvaları; milletimizin demokrasi ile idare edilemeyeceği keyfiyetidir. Bunlara göre milletimiz cahildir; oysa demokrasi, eğitim seviyesi üstün insanlar içindir. Bu milletin seçip iktidara getirdiği hükümetlere ve o hükümetlerin icraatlarına güvenilemez. Zira, bu hükümetlerin kendileri meşru değildir ki, nasıl olur da bunların icraatları meşru addedilebilir?!. Dolayısıyla demokrasiye geçtiğimiz 1950'den sonra seçimle gelen bütün iktidarlar, cahil milletin maharetiyle yönetimi resmen ve alenen gasbetmişlerdir! Bundan dolayıdır ki, seçilmiş parlamenterlerin kahir ekseriyetinin oylarıyla çıkarılan kanunlar veya anayasa değişiklikleri tasvip görmediği gibi; gazete manşetlerinde de, 'kaosa kalkan 411 el' diye de yaftalanır. Şom ağza bakın ki, 1961 ve 1982 anayasalarını millete dayatılarak meşru görmelerine karşın; bugünkü parlamentonun bazı değişiklikler için aynı halka başvurma isteğini ise reddederek; 'anayasa değişikliği hukuksal ve teknik bir konudur, millet bundan ne anlar ki, millete sunulabilsin!' diye zırvalarına zırva ekler. Kara cüppeli bu nadanların kapkara yüzlerine bakınca; bu milletin güneşi, doğmamak üzere mi battı diye sormadan edemiyor insan!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.