Demokrasilerde muhalefet, en az iktidar kadar önemlidir. Süleyman Demirel'in, vaktiyle ifade ettiği gibi; "Her rejimde iktidar vardır ama, muhalefet yalnızca demokrasilerde olur." Demokrasinin erdemi, bir yerde de böylesine oluşumundan kaynaklanmaktadır. Muhalefet, bir yandan iktidarı denetlerken diğer yandan ürettiği projelerle; iktidarın yapmak istediklerinden daha güzelini ortaya koyar. Böylece, halkın umudu olmayı ve iktidara alternatif olmayı sürdürür... Nedense bizim demokrasimiz böyle bir muhalefet partisine sahip olmadı, olamadı... Bunun da en büyük sebeplerinden bir tanesi "müzmin muhalefet" partimiz CHP'nin, oldum olası tutumudur. Maalesef CHP, muhalefeti yıkıcılık olarak anlamış ve bu tavrını ısrarla sürdürmüştür. CHP bu hafta sonu, belli ki, çok sancılı bir kongre yapacak. Alışagelmediğimiz şekilde, ilk defa sol siyaset yapmakta olan bir parti "rüşvetin gölgesinde" kongresini gerçekleştiriyor! Bu durum, CHP açısından tam bir handikaptır, bu yüzden birbirlerini karalayan adaylardan hangisi seçilirse seçilsin; burada mevcut genel başkan sayın Deniz Baykal da söz konusudur; parti bölünmekten kurtulamayacaktır! İstifa akıllarına gelmez Gazeteci yazar dostum Sayın İsmail Kapan'la birlikte TGRT-HABER televizyonunda hazırlayıp sunduğumuz "Çerçeve'den Yansımalar" programımızın bu haftaki konuğu sayın Ertuğrul Günay'dı. O Ertuğrul Günay ki, ömrünü CHP'ye ve sol siyasete adamış saygın bir kişiliğin sahibidir. Kendisi, vaktiyle CHP'de genel sekreterlik, milletvekilliği yapmış; genel başkanlığa aday olup dört yüz küsur delegenin oyunu almayı başarmıştır. Böylesine bir geçmişe sahip olmasına rağmen, bugün, partisinde ancak mahkeme kararıyla üye ve kongre delegesi olarak bulunabiliyor! Hep demokrasi, demokrasi diyoruz da, demokratikleşmeyi temin edecek siyasi partilerimize baktığımızda; daha kendilerinde parti içi demokrasiyi kuramadıklarını görüyoruz. Partide her şey genel başkanın iki dudağı arasında; tam bir oligarşik yapı var. Seçilecek milletvekillerini onlar belirliyor, parti yönetim kurullarını onlar belirliyor... Hangi il muhalefet ederse etsin; genel başkan ve genel merkez nezdinde hiçbir kıymeti harbiyesi olamıyor. Siz, ilde seçiminizi yapıyorsunuz; şayet bu seçilenler genel başkanın tasvip etmedikleri ise, kolayı var. Derhal o seçimler, genel merkezce iptal ediliyor! Bizim demokrasimizde halkın katılımı böylece asla söz konusu olamıyor. Bundan dolayıdır ki, sayın Ertuğrul Günay'ın belirttiği gibi; gözümüzü açtık belirli parti liderlerini bulduk; neredeyse gözümüzü kapayacağız aynı liderler siyaset sahnesinde!.. Kaç kere seçim kaybetseler de, istifa etmek akıllarına gelmediği gibi; onları alaşağı edebilecek bir siyasi mekanizma da yok! Yine bundan dolayıdır ki, bizdeki siyasi partiler adeta bir şirket (!) gibi yönetiliyor. Yalnızca CHP kaybetmez! Sancılı kongre sonunda CHP'nin bölünmesiyle yalnızca CHP kaybetmeyecek Türk siyaseti ve Türk demokrasisi de çok şeyler kaybedecektir! Böylece Meclis'te yeni bir muhalefet partisini dahi görebileceğiz. Bütün bunlar, kendilerini aşamamış ve demokrasiyi bir türlü içlerine sindiremeyen siyasi parti liderlerinin yüzünden olmuyor mu? "Küçük olsun, benim olsun" anlayışıyla parti yönetimine gelebilirsiniz ama, bu anlayışla partinizi iktidara taşıyamazsınız. Çünkü, bu hareketinizle zaten muhalefeti benimsemişsiniz. Sizin iktidar diye bir derdiniz olmasa gerektir. Zira, iktidar için; büyük olmak, herkesi kucaklamak ve geniş halk kitlelerine ulaşıp onların umudu olmayı başarmak gerekir.