Sevgi çağlayanı -1-

A -
A +

Eski insanlar; "ER! kişi yarın, Hak Divanı'nda belli olur" derler. O 'ER'liğin hazırlanıp yoğrulduğu, yanıp kavrulduğu, kıvama gelip yansıdığı yer ise, burasıdır; yani dünyadır. Bundan dolayı da, yine eski insanlar; "Cennet'in bostanı da, Cehennem'in ateşi de dünyadan götürülür" derler.
Semavi bütün dinlerin aslı İslamiyet'tir; yani, Allah'a c.c. teslim olmak... Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimiz (aleyhisselam), bu teslimiyeti şöyle özetlemiştir: "Allah'ın emir ve yasaklarını üstün bilip, onlara hürmet etmek; Allah'ın mahlukatına şefkat ve merhametli olmaktır."
En üstün ahlak (ahlak-ı hamide-övülmüş ahlak) sevgili Peygamberimizin (aleyhisselam) ahlakıdır; çünkü, O'nu bizzat Cenab-ı Hak terbiye etmiştir. İnsanlar için üstünlük; O'na benzeyişteki sıralamaya göredir. Zira O; hayrın, merhamet ve şefkatin, sevgi ve muhabbetin kaynağıdır. İnansın veya inanmasın; herkes O'nun ümmetidir. Kimileri icabet, kimileri de davet ümmetleri olarak... O, öylesine bir "muhabbet" (aşk) sultanıdır ki, kendinden önceki Peygamberler bile, O'na ümmet olabilmenin arzu ve iştiyakı ile yanıp tutuşmuşlardır.
O'na inanıp gönül verenlerin; "ellerinden ve dillerinden, diğer bütün insanlar emin olmuştur." O, mahbub-ı İlahi olup; Allah'tan aldığı sevgiyi, inananların kalplerine, kapasiteleri ölçüsünde boca etmiştir. O'nun arkadaşları, kendisini dinlediklerinde; öylesine kendilerinden geçer ve hareketsiz kalırlardı ki; kuşlar, bunları taş ve ağaç (hareketsiz cisim) zannederek üzerlerine konarlardı!
Kendilerinin ifadeleridir: "Bizler, Ahiret'ten gelmiş insanlarız!" Yani, "Cennet'i-Cehennem'i gören insanlar nasıl olur ise, bizler öyleyiz! Bizler, dünyada şeklen varız; âdeta canlı cenazeler gibiyiz."
İşte; günümüze kadar gelip, kıyamete kadar devam edecek bu "Rabbani Sevgi"nin kahramanlarından birisi de sevgili Enver Ören Ağabey idi. Yolun kudsiyeti gereği, birine kavuşan hepsine ve hepsinin yegane sahibi olan Allahü telaya kavuşuyor. Enver Ağabey, son sevgi çağlayanı mübarek Hüseyin Hilmi Işık Efendi'den kana kana içmiş ve gelip geçen bütün sevgi çağlayanlarının kokusunu benliğinin her zerresine sindirmişti.
Bundan dolayıdır ki, onun yanına giden ve sohbetine iştirak eden her kim olursa olsun; dünyadan çıkar ve başka bir âleme dalardı. Huzurundan çıkanların yüzleri al-al, mor-mor olurdu! Sohbetine iştirak eden sevenlerinin hallerine ise, diyecek yoktu; zira, en az bir hafta ayakları yerden kesilirdi!
"Ben" dediği işitilmemiştir; hep hocasından bahseder; "Hocam, hocam! diyorsun, hocandan ne öğrendin?" diye sorduklarında da; "Kim sevilir, kim sevilmez! bunu öğrettiler. Her şeyin başı bu, bunu öğrendim ve kurtuldum" derdi.
Öyle ya; imanın olmazsa olmazı; Allah için sevmek, Allah için buğz etmek... Kim sevilir, kim sevilmez; bilinmeden, gerçek iman olabilir mi?!. (Yarın, devam...)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.