Şimdi iş zamanı!

A -
A +

Silinip giden eski siyasetçilerin dillerine pelesenk edip ama bunun gereğini bir türlü yapamadıkları bir tespitleri vardı: 'Bu Parlamento toplumun en az 10 yıl gerisinde!' Eden kendisine eder; dışarıdan kimse Meclisin itibarını düşürmedi. Zaten böyle bir şeye kimsenin hakkı olmadığı gibi, ayrıca bu kimsenin haddi değildir. Basın ve bir kısım etkili çevreler tarafından bu hususta müteaddit defalar yapılan vurguların amacı; bu mehabetli kurumun bir an önce layık olduğu yere tekrar gelmesi içindir. Parlamentonun gerçekten toplumun en az 10 sene gerisinde olduğunun tipik ispatı; Parlamento içinde bulunan 7 siyasi partinin; özellikle bunların genel başkanlarının bir araya gelip de yapamadıklarını millet, önüne konan 18 seçeneği 2'ye indirerek yaptı! Hem de öyle bir yaptı ki, anlaşmazlıkta seneler senesi ısrar edenleri toptan Meclis'in dışına itti! Anayasayı değiştirecek çoğunlukta bir partiyi tek başına iktidara taşıyarak; toplum olarak hem kendisinin ve hem de Parlamentonun önünü açtı! Milletin kahir ekseriyetinin teveccühüne mazhar olan AK Parti, başına getirdiği Abdullah Gül'ün idaresinde meydana getirdiği 58. Cumhuriyet Hükümeti, daha kuruluşunda göz doldurdu. Genel Başkan Tayyip Erdoğan sözünü tuttu ve Özal'ın yolunda olduğunu, kabineye aldırmış bulunduğu 6 ANAP'lı (Özal dönemi ANAP) bakanla gösterdi! Asla parti taassubu gütmedi; makamda liyakati gözetti. 57. Hükümetin Başbakanı Bülent Ecevit'i, Başbakanlıkta son kez devir teslim töreninde izledik! 3.5 sene önce yüzde 22 oyla geldiği ve Türkiye'nin birinci partisi olarak oturduğu Başbakanlık koltuğundan yüzde 1'lere inerek ayrıldı! Zaten bırakacağım dediği, şimdi ise bırakmak zorunda kaldığı koltuğunu tadında bıraksaydı olmaz mı idi?! Oysa, tarafsız insanlar ve hatta yakın dostları kendisini dostça ikaz ettiler ve zamanında bırakmasını ısrarla istediler. O, bunların hepsine kulak tıkadığı gibi, düşmanca değerlendirdi! En az Ecevit kadar, ona tam bir teslimiyetle bağlanmış siyasi parti liderlerinin de kabahati vardı! Belki de bu kabahat Ecevit'inkinden de fazla idi! Çünkü, bir an için rollerin değiştiğini varsayalım; yani, Ecevit'in yerine Devlet Bahçeli veya Mesut Yılmaz'dan birisi olsa idi, ona gösterdikleri tahammülü görebilecekler miydi?! Başta Bülent Ecevit ve onun partilileri ve Türkiye'nin dört bir tarafından her kesimden insanlar, sivil toplum kuruluşları ayağa kalkar ve onu istiskal edip görevden uzaklaştırmazlar mı idi?! Bunların icraatları yüzünden Türkiye'nin en zenginlerinden Sakıp Ağa, servetinin yarısından fazlasını kaybetti! En zenginin hali bu ise, diğer kesimlerin halini siz düşünün! Neler çektiklerini en iyi kendisi bilen Sakıp Ağa'nın gözlerinin içi gülüyor ve; 'çok şükür genç bir lidere; koşan konuşan; sabah kahvaltısını Ankara'da, öğle yemeğini Atina'da, akşam yemeğini Madrit'te yiyen bir Başbakana kavuştuk!' demekten kendisini alamıyor. 22. Dönem Parlamentosu ilk oturumunda ve ilk turda Başkanını seçti. Düne kadar bu halin hayali bile yapılamazdı. Üstelik o mehabetli makama Bülent Arınç gibi mümtaz bir şahsiyet getirildi. Öyle anlaşılıyor ki, AK Parti siyaseti, siyasetçiyi ve siyaset kurumlarını da aklayacak! Kolay gelsin!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.