Sıra Avrupa'da amma!..

A -
A +

TBMM de tıpkı Milli Futbol Takımımız gibi tarih yazdı. İktidarıyla, muhalefetiyle bütün siyasi partilerimiz, bu başarıları ile ne kadar övünseler azdır! Kararan ufkumuzu aydınlatmak için parmak kaldıran bütün milletvekillerimizi kutluyoruz. Avrupa Birliği'nin dışında da dünya var diyenlere bakmayın! Avrupa Birliği, birleşik bir coğrafyadan öte; insanoğlunun bulduğu, insan fıtratına en yakın ideal fikirler manzumesi ile donanmış bir olgudur. Biz Türkler, vaktiyle bu değerleri taşıyorduk. Saffet devrimizde, inancımız gereği olarak taşıyorduk. Sonra; her ne olduysa, bizi biz yapan bu üstün değerlerden koptuk! Ceket astarımızın içinde unuttuğumuz ve kaybettiğimizi sandığımız bu değerlerimizi dışarıda aramaya başladık! Neyse ki; akıl yordamı ile, sınama yanılma yoluyla veya bizden, bizim değerlerimizden apararak sistemlerini kuran Batı insanı, bize örnek olmada gecikmedi! Zaten coğrafya olarak onların içerisinde idik. Onlara gıpta ile bakıyor ama, bir türlü onlar gibi olamıyorduk! Hürriyetten, kendimizden ve insanlığımızdan kaçıyorduk! Bu kaçma ve kovalamaca iki asra yakın sürdü. Nihayet ipin ucunu yakaladık! Şayet, Türkiye AB'ye girecek olursa; ilk defa bir İslam ülkesi o birliğe katılacak! Halbuki, biz Türkler bu denli bir birlikteliği; hemen her çeşit din ve milletten olmak üzere, asırlarca kurup yaşattık! Onlar, kendilerinden görmedikleri yalnızca bize tahammül etmekte zorluk çekiyorlar; biz ise onların hemen hepsine birden tahammül ettik. Bugün bile, Osmanlı coğrafyasının onlarca beldesi, bu sözümüzün gerçekliliğine şehadet etmektedir. İsrail'in eski Başbakanı Ehud Barak, 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'e soruyor: ' Sizin Atalarınız, iki pırpırlı bir çavuş marifetiyle bu kadar karışık Orta-Doğu coğrafyasını, o kadar uzun sene nasıl idare etti? Hem de hiç kimsenin burnu kanamadan! Acaba, bunun sırrı nedir? Biz bu coğrafyanın çok küçük bir parçasını idareden aciziz. İşte görüyorsunuz; her gün oluk gibi kan akıyor, sulhu ve sükunu bir türlü temin edemiyoruz!' Süleyman Demirel, bu 'İfrit'ten sualin cevabında: 'Onlar Osmanlı idi!' demekle yetindi! Adaleti kaybeden bir toplum, bugün aynı adaletin sosyalini arar oldu! Ne hazin! Tabii, bütün bu kanunları ve daha nicelerini çıkarmak ve kâğıtlara dökmek bir şey ifade etmiyor! Onları insanımızın hayatına sokup tatbik etmek gerekiyor! Meclis, bu işe öncülük babında en büyük adımı attı. Şimdi iş, icradadır! Bürokrasidedir ve topyekûn insanımızdadır! Zaten Avrupa'nın da görmek istediği budur. Biz, bütün bunlarla hayatımızı şekillendirdikten sonra; Avrupa bizi alsa ne yazar, almasa ne yazar! Göreceksiniz; o zaman ister istemez alacaklar; çünkü, biz onlara daha fazla lazımız! Çünkü biz, onlar gibi kopyacı değil; işin orijinaline ve hakikatine sahibiz! Onlar da biliyorlar ki, Türklerden alacakları daha çok şeyler var!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.