Sıra Irak'ta ama...

A -
A +

ABD'nin, Afganistan'dan sonraki hedefi belli oldu: Irak!.. Irak'ın toprak bütünlüğünden dem vuran ve bunda ısrar eden, başta Batılı ve diğer bir kısım devletler, Körfez Savaşı'ndan sonra Irak'ta meydana gelen fiili durumu; yani Irak'ın üç parçaya bölünmüşlüğünü görmüyorlar mı? Vaktiyle, rahmetli Özal'ın yapmak isteyip de yapamadığını; şimdi, ister istemez yaptırmak istiyorlar! O gün, Özal'ı hayal ve maceraperest bulanlar; bugün elleri mahkûm olarak aynı işi yapmak durumundalar! Öyle ki; Türkiye evet dese de demese de, ABD, her zamanki yandaşları ile beraber Irak'a müdahale edecektir. Dolayısıyla Saddam, her hal ve şartta gidecektir. Asıl önemlisi; Saddam sonrası, Irak'ta kurulacak masadır. Geçen zaman içerisinde, burada ABD'nin yürüttüğü ve bizi içine ittiği politika; bitaraf olanın bertaraf olacağı gerçeğidir. İki ayağı bir pabuca girmiş Türkiye; yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal!.. Türkiye, burada, Türkiye'nin niyetinden önce ABD'nin niyetini ve bu niyetinde samimi olup olmadığını bilmek ve ona göre adım atmak zorundadır! Çünkü; ABD'nin Irak karnesi kırık notlarla doludur. 10 sene önceki Körfez Savaşı'nı hatırlayın! ABD, bu savaşı televizyonlara aksettirerek adeta şov yaptı! Saddam'ın işini o vakit bitirmek elinde iken, bitirmedi ve Saddam'ı kahraman yaptı! O Saddam ki, manasız bir şekilde İran'la 8 sene savaştı. Halepçe'de kendi sivil halkına kimyasal silah kullandı. Ve, bir gece ansızın Kuveyt'i işgal etti! Saddam'ı, bu denli silahlandıran ve akıl almaz işlere sürükleyen güç kimdir ve ne yapmak istemektedir? Sakın Saddam da, Üsame bin Laden gibi eski bir CIA ajanı olmasın?! Büyük devletler, bir taşla birkaç kuş vurmaya alışmışlardır. Bir kuşu gösterip ve bizi yanına çekip; ardından, bizim aleyhimize olacak kuşları da vurmaya kalkışmasın? Mesela; Kuzey Irak'ta, ABD'nin destek ve himayesi ile kurulan Kürt devletinin sınırları ne şekilde olacaktır? Zira, onların iddialarına -ki, bu iddiaları Batı da destekliyor!- göre; bu devlet, hem Türkiye'den, hem Irak'tan ve hem de İran'dan toprak talep ediyor! Dememiz o ki, Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayalım! Burası bizim coğrafyamız.. Yüzlerce sene, bu coğrafyada at koşturduk.. Ve, üstelik bu coğrafyada petrol var! Hani, elimizden alıp paylaştıkları ve bize zırnık koklatmadıkları petrol!.. Dün, hakkımız olan petrolü bize çok gören ve bütün beynelmilel antlaşmaları hiçe sayan bir anlayışla Musul'a ve Kerkük'e el koyan zorbalar; bugün, aynı petrolü göstererek bize göz kırpıyor! (Musul ve Kerkük petrolleri, Sultan Abdülhamid Han'ın şahsi mülkiyetinde olup, Lozan'da dile getirilen bu durum, sonra bakarız diye geçiştirildi ve resmen ve alenen gaspedildi!) Neylersiniz ki, zor oyunu bozdu; bir daha mı?!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.