Behemehal devlete çekidüzen verilmeli ve devleti asli yerine oturtmalıyız. En kaba çizgileriyle; madem ki devlet varlığını millete borçludur, o halde milletin emrine girmelidir. Devlet, bütün kurum, kuruluş ve işleyişiyle millet için olmalıdır. Diğer bir deyişle, kağıt üzerinde yazdıklarımızı; desinler diye değil, gerçek manasıyla hayata geçirmeliyiz. Nitekim; ne kadar allayıp pullayıp yazsak da, yazıldığı gibi olunmadığını görüyor ve söylüyorlar! Devlet, hâlâ ekonominin içinde, nazım rol oynuyor! Oynayabilirse tabii!.. Bakınız; bir taban fiyatı açıklayacaklar, hükümet gidip geliyor! Hükümete sorarsanız, beklenen enflasyonun üzerinde fiyat verdiklerini söylüyor ve çiftçiyi enflasyona ezdirmediklerini ileri sürüyor. Çiftçiye sorarsanız, külliyen zarar ettiklerini belirtiyorlar. Masa başında oturan ve milletten kopuk yaşayan bürokrat, bir sürü izahlardan sonra, çiftçilikle ilgili olmayan geniş halk kitlelerini ikna ediyor. Dünyadaki fiyatları ve rekabet şartlarını ileri sürüyor, üretimdeki düşük kapasiteden dem vuruyor; netice itibariyle allem ediyor kallem ediyor ve kendini; dolayısıyla hükümeti haklı çıkarıyor! Dışarıdan, daha kalitelisini, üstelik daha ucuza almak varken; hükümetin yerli ürünü tercih etmesini, adeta bir lütuf olarak takdim ediyor! Bütün bunları söylerken, laf kalabalığı yapıp; modern devletlerin standartlarına uymayan yüzde 40'lık köylü nüfusun, olumsuzluk ifade eden bu fazlalığını da, bir nakise olarak belirtiyor. Yani demek istiyor ki, böylesine büyük ve atıl duran kesime biz bakamayız! Halbuki, modern devletlere dikkat edildiğinde görülecektir ki; oralarda devlet öncüdür, yol açıcıdır. Bizdeki gibi yol kesen değil! Bizim çiftçimiz bu fukara haliyle, her türlü girdide en yüksek fiyatı ödüyor. Traktöründen, tohumuna, gübresinden mazotuna kadar. Yüksek maliyet, düşük rekolteli ürünü, ister istemez pahalı yapıyor. Bunda çiftçinin günahı nedir? Milletin huzuruna çıkıp ahkâm kesiyorsunuz; çiftçiyi enflasyona ezdirmedik diye! Hangi enflasyona; masa başında hayalini kurup da bir türlü gerçekleştiremediğinize mi, milleti çileden çıkaran gerçek enflasyona mı? Öyle bir sistem oluşturulmuş ki, millet ne yaparsa yapsın, ne kadar çalışırsa çalışsın; neyi ne kadar üretirse üretsin, zengin olamıyor! Çok üretince, malı elinde kalıyor veya rezil fiyatlara düşüyor. Az üretince, devlet daha ucuzunu, bolca dışarıdan ithal ediyor! Devletin milletine sahip çıkacak, onun önünü açacak ve onu zenginleştirecek bir politikası yok! Günü birlik kararlarla devlet idare ediliyor. Bu ürünler, dış dünyada bizden ucuz demesi kolay. Nasıl daha ucuz olabiliyor diye kafa yordunuz mu? Gidip incelediniz mi? Masa başında bu hesapları yapmak yerine; bir de tarlaya inin bakalım! Ne çekiyor bu çiftçi; nasıl bulup buluşturup; ekiyor, biçiyor ve bu ürünü elde ediyor? Dış dünyayı örnek göstermek; oralardaki yüksek rekolteyi, kaliteyi ve bize göre daha düşük fiyatları örnek göstermek maharet değil! Maharet, örnek olmak için senin ne yaptığın; bundan ne haber?!. Örnek olarak verdiğin hangi ülkede devlet taban fiyat açıklıyor; hangisi tütünden çaya, mısırdan buğdaya tarım ürünü satın alıyor? Diğer bir deyişle örnek olarak gösterilen devletlerin hangisi bizdeki gibi zahirecilik yapıyor?!.