Siyasetçi, hemen her şeyi ile halkın önünde olan insandır. Siyasetçi, sıradan bir insan olmayıp; temsil ettiği halk kitlesinin öncüsü konumundadır. Dolayısıyla bu öncülük, ona ağır sorumluluklar yüklemektedir. Siyasetçi her bakımdan olmasa bile, asgari müştereklerde topluma örnek olmak zorundadır. Zaten onun bu örnek şahsiyeti, kendisini toplumu sürükleme ve topluma yön verme sorumlulukları ile karşı karşıya bırakmaktadır. Hele siyasi liderler, hayat tarzları itibarı ile her an toplumun pertavsızları altında incelenmekte, tabir caizse her hareketleri imbikten geçirilmektedir. Hal böyle iken bir kısım siyasi parti liderlerimizi -ki, bunların içinde ana muhalefet partisi CHP'nin lideri başı çekmektedir- dehşetengiz bir sorumsuzluk içinde görmekteyiz. Neredeyse ağızlarından çıkan lafları kulakları işitmiyor! Hadi, o işitmiyor diyelim de; ya onun yanında ve onun bu hakaretamiz sözlerini ayakta alkışlayan milletvekillerine ne demeli?!. Acizane sevgili okuyucularım; bendeniz şunu anlıyorum ki, bu millete anlatacakları birşeyleri olmayanlar; bu güne kadar millete dayatmakla politika ürettiğini zannedenler bu denli psikolojinin içinde olanların ta kendileridir! Millete tepeden bakan Zira, millet için yani millete dönük ve onun hizmetine talip olarak politika üretenler, millete gidip bunları anlatmanın derdindeler. İşte bakınız AK Parti mensupları Genel Başkanından mahalle temsilcisine varıncaya kadar herkes bu gayretin içinde çalışmaktadır. Millete tepeden bakan, hemen her yaptıkları ile milleti aşağılayan yani "Millete rağmen" politika ürettiğini zanneden zihniyetler, sandıktan iktidar beklemedikleri için bu yollara başvuruyorlar! Çünkü onlar, "Millete rağmen" yani milletsiz; seçimsiz ve sandıksız iktidara gelmeye alışmışlardır. Dün, ağa-babaları aynı şeyi yapıyorlardı; bugün de torunları olarak bunlar aynı hevesin peşindeler! Dikkat ederseniz; sürekli olarak iktidar partisini ve onun genel başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı karalama, aşağılama ve hakaretamiz sözlerle mindere çekmek istemektedirler. İstiyorlar ki, Başbakan da kendi seviyelerine insin ve burada yazmaktan hayâ ettiğimiz; kendilerinin kullandığı benzer cümleleri kullansın. Bundan gayeleri, toplumu germek; gerdikçe germek ve neredeyse kopacak hale getirmek! Böyle olunca da başka güçleri siyaset arenasına çekmek! Öyle yağma yok! Ne Başbakan onların seviyesine iner ve ne de Türkiye'de ipler öylesine gerilir! Hırsları akıllarını örtmüş! Belli ki, onların hırsları akıllarını örtmüş! Milletimiz, onların bu hallerini her akşam televizyon ekranlarında görüyor, ibretle seyrediyor ve hepsini not ediyor! Milletimiz, tuttuğu bu notları seçim sandığına bakın nasıl yansıtacaktır? 2002 seçimlerinden de ibret almıyorlar! Dedik ya; sandığa gömülmek onlar için birşey ifade etmiyor! Onların yapmak istediği, kavga ortamını sağlamak ve dumanlı havadan iktidarı kapmak! Bu iletişim çağında yani herkesin her şeyden haberdar olduğu açık ve şeffaf toplumlarda, iktidarın alınacağı yegane merci millettir. Bunların akılları varsa, millete çıkmağa yeltenmelidirler. Kaybettikleri ve aradıkları her şey milletin elinde...