Siyaset ve siyasetçi

A -
A +

Siyaset ve siyasetçi bizim toplumumuzda çok farklı algılanagelmiştir. Bu kelimelerin ifade ettikleri gerçek manalar unutulmuş ve unutturulmuştur. Siyaseti çığırından çıkaran elbette bezirgan siyasetçiler olmuştur. Onlar siyaseti bir geçim arenası ve köşe kapma yarışının yapıldığı platform olarak görüp öyle değerlendirmişlerdir. Siyaset, bir yolunu bulup (çoğu kez milleti aldatarak) başa geçip, devr-i iktidarlarında milletin ensesinde boza pişirmek midir? Değilse, milletin özlem ve taleplerine neden kulaklarınızı tıkıyor ve sırtınızı dönüyorsunuz?! Şimdiye kadar hep böyle olmadı mı? Siyaset millete hizmet yoluysa; diğer bir ifade ile gerçek efendi millet, siyasetçi de onun hizmetinde yani hizmetkâr ise; bu aldatmaca neyin nesidir? Siyasetçi fildişi kulesinde, milletinden kopuk, onun değerlerinden uzak ve hatta milletinin değerleriyle alay eden bir eda içinde; millet ise bürokrasiye ve bürokrata mahkum! Milletin gözünü boyayarak Kendi elleriyle seçtiği siyasetçiye ulaşması, derdini anlatıp çare bulmasının imkan ve ihtimali yok! Siyasetçi seçimden önce her türlü dalavereyi çevirerek adeta milletin gözünü boyayarak kendini seçtiriyor ve hemen ardından sırra kadem basıyor! Bu zihniyete göre siyaset; Ankara'da (TBMM'de, Bakanlıklarda), şehirlerde belediyelerde iş takibinden ibarettir. Dolayısıyla siyasetçinin işi de hep bu denli işi olanlarla olacaktır. Şimdiye kadar böyle olmadı mı; sevgili okuyucularım? AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan siyasete alışılmadık ve yepyeni bir soluk getirdi. Milletimiz seneler senesi bu soluğa susamıştı. Tayyip Erdoğan'ın getirmiş olduğu bu yeni soluk; dürüstlük ve insana hizmeti esas alan bir siyaset anlayışıdır ki, olması gereken de zaten budur! Biz millet olarak, dürüst siyasetçiyi, halkını kandırmayan, halkına yalan söylemeyen siyasetçiyi uzun yıllar arayıp durduk. Her bulduğumuz bizi sükut-u hayale uğrattı. Yüzümüze başka, arkamızdan daha başka konuşuyor ve ona göre karar alıyorlardı. IMF ile 18 anlaşma imzaladılar Millet olarak ne yapabilirdik ki; bir kere seçmiştik onları ve ipin ucu artık onların elindeydi! Bakınız; ilk defa bir genel seçimler öncesinde hükümet popülist politikalar uygulamadı. Oysa bu durumun örneğini şimdiye kadar görememiştik. Çok şükür, milletini aldatmayan bir liderle yüzleştik! Bilinen en dürüstü bile, "seçimden önce o kararı alacak kadar (mesela zam yapmak) enayi miyim?" derdi!... Bozuk siyasetçiler bu asil milleti tanımadılar, tanımak istemediler. Tanıyabilirlerdi, ne kendileri o hallere düşecek ve ne de milleti bu hallere düşüreceklerdi! On sekiz (18) defa IMF ile anlaşma imzaladılar; her birisinde millete kemer sıktırdılar ve güzel günler ilerde dediler. Hiçbirisinde sözlerinde durmadılar; milletçe, devletçe daha çok borçlandık ve daha kahırlı günler yaşadık: Yani kemer sıktığımızla (açlığımızla) kalmıştık. İlk defa bir lider geliyor ve sözünde duruyor. Üstelik IMF'nin borcunu 26 milyar dolardan 8 milyar dolara indiriyor. Başta IMF olmak üzere; ona dışarısı da saygı duyuyor ve onu takdir ediyor. Biz neden duymayalım ki?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.