Siyaset, yolsuzluk ve yargı

A -
A +

Ülkemizde siyaset, derinden derine yeniden şekilleniyor! Yeniden şekillenişin temelinde yatan acı gerçek, tek kelime ile yolsuzluktur. Evet, sistemin kendisi yolsuzluğa teşnedir; ancak, onu bu halden kurtarması gereken siyasetçi, bugüne kadar bu görevi yapmadı ve milletin güvenini yitirdi. Şaibe altındaki siyasetçi, oturduğu bu çamurun üzerinde daha ne kadar kalabilir? Bugüne kadar nasıl kaldıklarına şaşmamak lazım; zira, bu asil millet, güvenince tam güveniyor ve kolay kolay vazgeçmiyor. Kaderin cilvesine bakın ki, Sadettin Tantan isminde birisi İçişleri Bakanı oldu. Ve, olanlar oldu! Daha neler olacağını da Allah bilir! Sayın Tantan, alışageldiğimiz cinsten bir politikacı değildi. Partisinin ve liderinin emrine girmek yerine milleti tercih etti! Kolları sıvadı ve yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gitti; daha da gidecek. Başarılarını milletçe alkışladığımız bu bakandan partisi ve lideri şikayetçi; anlaşılır gibi değil! Onun, başarılarından dolayı, siyasi rant elde edeceği ve milletin gözünde kahramanlaşacağı hazmedilemiyor! İyi ya; ortada siyasi bir başarı ve rant varsa, neden parti adına paylaşılmak istenmiyor?! Bakanın başarısı partinin ve dolayısıyla o parti liderinin başarısı değil mi? Düne kadar, benim bakanım olan kişi, bir gecede ne oldu da, istenmeyen adam ilan ediliverdi? Mesleğimiz gereği, devamlı olarak milletin arasında dolaşıyoruz. Her kesimden insanla görüşüp, tabir caizse nabız tutuyoruz. Şunu açık seçik ifade etmekte fayda var ki, bu millet, artık o eski bilinen millet değil! Düne kadar, futbol takımı tutar gibi, lider ve siyasi parti tutuyordu. Bu hal, neredeyse kişiler için bir alışkanlıktı. Bugün öyle değil. Millet, aldatılmışlıktan bıktı ve başta oy verdiği lider ve siyasi parti için nefret eder oldu! Ekonomik ve siyasi krizlerle, sefalete düşen ve değerleriyle alay edilen millet, gözünü açtı artık! Bunda, elbette çok sesliliğin (televizyon, radyo ve yazılı basının) etkisi olmuştur. Ama, asıl etki, milletin içine düşürüldüğü, korkunç sefalet halidir. Milletin gözünden artık bir şey kaçmıyor! Nasıl kaçsın ki, görülmedik, işitilmedik şekliyle siyasetçi ile yargı mensupları kavgaya tutuşuyor! Yolsuzlukları soruşturmakla görevli savcı, siyasetçi tarafından taraflı olmakla suçlanıyor! Savcının, bizim kültürümüzdeki eski adı; müdde-i umumidir. Yani, kamunun haklarını savunan ve bu konuda iddiada bulunan kişi demektir. Dolayısıyla savcının tarafsız olması beklenemez; savcı kamu adına taraftır. Tarafsız olan hakimdir. Şayet savcı, delilsiz bir iddiada bulunursa, mahkemede zaten reddedilecek ve dikkate alınmayacaktır. Mahkemelerde savcıların idam isteyip de, zanlıları mahkemelerin beraat ettirdiklerine az mı şahit olduk? Öyleyse; bu telaş ve bu hiddet neden?!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.