Madalyonun hep bir yüzüne bakıp, kendimizi kandıracak değiliz. Evet, madalyonun bir de arka yüzü vardır ki, orada siyasetin çirkinlikleri vardır. Siyasette asıl olan, tatlı rekabettir. Bu, bir hizmet yarışı olduğuna göre, hadlerin aşılmaması özellikle rakibe iftira edilmemesi ve daha açık ifadeyle belden aşağı vurulmaması icab etmektedir. Ama gelin görün ki, siyaset arenası hiç de öyle değildir. Bize öyle geliyor ki, bu çirkinliklerin asıl sebebi sorumsuz siyasetçiler ve özellikle onların aynı duygudaki liderleridir. Çünkü, bizdeki taban, tepeye (lidere) bakarak siyaset yapıyor. İftiraların ve belden aşağı vurmaların hedefi şüphesiz iktidar partileri, o partinin mensupları ve lideri olmaktadır. Bugüne kadar olduğu gibi; bir kısım siyasetçi karanlıktan ve hatta kavgadan hoşlanır! Bu tür siyasetçilerin millete söyleyebilecekleri birşeyleri yoktur. 1980 senesine kadar siyaset, maalesef kavga üzerine bina edilmişti. Bu yüzden de sokağa taşınmıştı. Malum, sokağa taşınan kavgayı askeri ihtilal önleyebilmişti! Siyasetçiyi böylesine çirkinleştiren Siyasetçiyi böylesine çirkinleştiren hırçınlık elbette hazımsızlıktan yani demokratik olgunluktan nasibi olmayışından kaynaklanmaktadır. Madem ki ortada sandık var ve milletin hakemliğine müracaat edilmiştir; o halde onun icabını demokratik kurallar paralelinde yerine getirip neticeye saygı duymalıyız. Tıpkı gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi; yenilen siyasetçi; "... demek ki, mesajımızı, gereği gibi verememişiz" diyerek muhataplarını (yenen tarafı) tebrik ederek ve başarı dileyerek işi noktalıyorlar. Bizde ise maalesef böyle olmuyor. Karanlıktan ve kavgadan medet uman bir kısım siyasi partiler, bu kavgayı seçimler öncesi ve sonrası yürütürler. Böyle yapmakla teşkilatlarına hakim olacaklarına inanırlar! Neyse ki, merhum Turgut Özal, siyasete yepyeni bir soluk getirerek kavgacı ortamı ortadan kaldırmıştı. O anlayış o gün bugün devam etmektedir. Doğasında vurdu-kırdıcılık, hırçınlık ve taşkınlık olan bir kısım partilerimizi istisna tutarak belirtmeliyiz ki, genel hatları itibariyle Türk siyaseti dünden daha iyidir. CHP liderinin attığı iftiraya kargalar bile... Bugün de iftiralar atılmıyor mu, belden aşağı vuruşlar yapılmıyor mu? Elbette yapılıyor ama, bütün bunlar dünkü olanların yanında hiç kalmaktadır. Siyasetteki gerginliği; çirkinliği ve taşkınlığı önlemek birinci derecede liderlerin görevidir. Balık, baştan kokar misali; tüm bu çirkinlikler liderlerin tavırlarından kaynaklanmaktadır. En son CHP liderinin attığı iftiraya kargalar bile gülmektedir. Bizde bir söz vardır ya; çamur at izi kalsın! diye; belli ki Deniz Baykal buna bel bağlamış ve baklayı ağzından çıkardı: Neymiş efendim. İktidar, ABD ile gizli anlaşma yapmış... PKK'ya karşı harekât yapmayacağına karşı söz vermiş!.. Sorarım size sevgili okuyucularım, bunu bu günkü iktidar değil, Türkiyemizde hiçbir siyasi parti yapamaz. Aklının ucundan bile geçiremez. Muhal farz böyle birşey olsa, dışişlerimizin vatansever bürokratları bu belgeyi derhal medyaya sızdırmazlar mı? Nitekim Dışişleri yaptığı açıklamayla bunu yalanlamıştır. Deniz Baykal bununla da yetinmeyip, iktidarın yüz karası bu anlaşmayı 1 milyar dolar karşılığında imzladığını söylüyor ki, gerçekten çok ama çok ayıp ediyor. Doğrusu böyle bir iftirada bulunmak, anamuhalefet partisi liderine hiç yakışmıyor. Siyasetin çirkin yüzünü yazmaya devam edeceğiz.