Daha düne kadar; demokrasimizin temel unsurları bulunan ve olmazsa olmazları konumundaki siyasi partilerimizin ve siyaset adamlarımızın nasıl tasfiye edildiğini biliyoruz. Bu bilişimizle de demokrasimiz adına, doğrusu utanıyoruz! Biz değil miyiz; milletin seçtiği, başına taç ettiği bir başbakanla iki bakan arkadaşını darağacında sallandırıp, ardından da bu günü bayram ilan edip; yüreği kan ağlayan millete de dönüp; hadi siz de bayram edip, eğlenin diyen! Dolayısıyla, dünyadaki sağlıklı işleyen hiçbir demokratik yapıya benzemediğimiz gün gibi aşikardır. Yani, biz ancak bize benzeriz! Demokrasi elbisesinin birilerine bol geldiği bir gerçek de, bunun sahibinin yanlışlığı üzerinde ısrarla duruyor ve; işaret edilen milleti asla bu kategoride mütalaa etmediğimizi belirtmek isteriz. Millet figüran Çünkü, bizim demokrasimiz tepeden inme; yukarıdan dizayn etme şeklinde tecelli ettiğinden millet; kendi adına oynanan bu oyunda yalnızca seyirci ve en fazla figüran olabilmiştir! Demokrasilerde siyasi partileri millet kurar, millet geliştirir, millet seçer ve millet parlamentoya taşır. Millet, iktidara taşıdığı partinin icraatlarını görüp değerlendirir. Bir dahaki seçimlerde ya, devam der ya tamam! Yani partileri yaşatan da tasfiye eden de milletin ta kendisidir. Dedik ya, biz bize benzeriz! Şöyle geriye doğru bir gidin; siyasi parti olgusuyla tanıştığımız günden bu güne kadar ne kadar parti kurmuşsak, bunların tamamını ant-i demokratik usullerle tasfiye etmişiz! Böyle bir ülkede siyaset, siyasi parti ve devlet adamı; dolayısıyla demokrasi olgunlaşıp gelişebilir mi? Ne kadar gelişebildiği ortada ki; AB sürecindeki ülkemize Kopenhg Kriterlerini dayatıyorlar. Bu kriterler bizde mevcut olsaydı, sayılarını siyasetçilerimizin de karıştırdığı uyum paketleri gündemlerimizi işgal eder miydi? Ankara kriterleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB bize tarih vermezse ne olur, sualine ibretli bir cevap veriyor ve diyor ki: Böyle bir durum dünyanın sonu değil; biz yolumuza aynı kararlılıkla devam ederiz. Adı, Kopenhag Kriterleri olmaz da Ankara Kriterleri olur! Buradaki Ankara Kriterleri sözcüğünün üzerinde durmakta yarar var. Zira Başbakan bu sözcüğü bilerek kullanıyor! Biz bütün bu yasaları, eğer milletimiz için çıkarıyorsak, bilelim ki onların gerçek adı Ankara Kriterleri'dir. Desinler diye çıkarmıyoruz ki; o yasaları hayatımıza tatbik etmek ve gerçek demokrasiye kavuşmak için çıkartıyoruz. Biz çıkartalım ve onların paralelinde yaşayalım da Avrupa veya başkaları ne derse desin! Biz işimize bakalım. Göreceksiniz; iş, asıl sahibine yani millete bırakılınca herşey suhuletle ve kolaylıkla olacaktır. Demokrasimizi zedeliyor Nitekim; işte görüyoruz; bir kısım siyasetçileri ve siyasi partileri millet sapır sapır tasfiye ediyor. Demokrasinin ruhuna aykırı zorlama metotlara baş vurmaya gerek yok. Bu, hem çirkin oluyor ve hem de demokrasimizi zedeliyor. Her şeyi tabii mecraında bırakmak en güzeli.. Tabii mecraına bırakıldığı takdirde, millet ne yapacağını bilir ve inanın en iyisini yapar! Demokrasimizi kâmil manada işletebilsek ve katılımcı demokrasiyi yaşayabilsek daha ne güzellikler görebileceğiz? Sadece oy verme hakkıyla sınırlı tuttuğumuz millet, yalnızca bu işlemiyle bile, siyasileri ve siyasi partileri tasfiye edebiliyorsa daha ne isteniyor? Demek ki, millet işin içine sokuldukça, işler düzelecek ve hiç kimseye "durumdan vazife" çıkarmak gibi bir mecburiyet doğmayacaktır. O vakit herkes işini bilecek ve işler tıkırında yürüyecektir.