Demokrasiyle tanıştığımız 1950'den beri; kendimize seçtiğimiz 'çok partili parlamenter' sistemle bugünlere geldik. Gelirken düz bir yol takip etmedik; düşe-kalka, yuvarlanarak geldik. Bundan dolayı da toplumca hemen her tarafımız yara-bere içinde! Genel hatları ile başbakana endeksli bir sistem ancak; her on yılda bir yapılan; 'rejime ayar kabilinden' askerî muhtıra ve darbelerle ve bu darbeler sonucu oluşturulan 'vesayet' anayasaları ile başbakanların elleri kollara bağlanmış; bu yüzden de demokrasimiz güdük kalmıştır! 60 Anayasası'ndan sonra, 1965'de tek başına iktidara gelen Süleyman Demirel; bu anayasa ile ülke idare edilemez diyerek çırpınıp durdu ama, lafını dinleyen olmadı. 71'de kendisini iktidardan uzaklaştıran 'vesayet zihniyeti' anayasanın üçte birini değiştirerek vaziyete hakim olabildiklerini zannettiler. Halbuki, askerî müdahalelerle demokratik zemberek boşalmıştı; siyasi istikrar bir türlü temin edilemiyor; ülke, ya partilerüstü hükümetlerle, ya da koalisyon hükümetleri ile yönetilmeye çalışılıyordu. 80'de yeni bir askerî ihtilalle demokrasi rafa kıldırılıyor ve 82'de yaptırılan anayasa ile; 'vesayet' asıl alınmak suretiyle; bol görülen öncekine göre elbise büsbütün daraltılıyordu! Eskinin tüm siyasi partileri ve siyasetçileri yasaklanarak; yalnızca yeni kurulan üç siyasi partiye seçimlere katılma imkânı verilmiş; demokrasi adına, millete kurulan bu tuzaktan da yine milletin engin sağduyusu ile korunularak, Özal liderliğindeki ANAP tek aşına iktidara getirilmiştir. Onca vesayet dayatmalarına, baskılara ve engellemelere rağmen, Özal'ın siyasi dehasıyla çok önemli adımlar atılabilmiş ve milletimize maddede ve manada biraz olsun nefes aldırılmıştı. Özal'ın ani ölümüyle demokratik açılımların önü yeniden kesilerek, vesayet rejimine geri dönülmüş ve yapılan icraatlarla âdete merhum Özal'dan intikam alınmıştır. Bütün bu olumsuzlukların üzerine gelen 27 Şubat 1997 'post-modern darbesi' ise, onca melanetin üzerine tüy dikmiştir! 'Ergenokon'a tıkılan milletin; susuz, ekmeksiz, ilaçsız ve havasız bu bekleyişinin bin yıl süreceği ileri sürülmüştü. Unutup hesap edemedikleri şey ise, milletin azim ve kararlılığı idi. Millet 2002'de 'Ergenokon'dan çıktı ve Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti'yi tek başına iktidara getirdi. Senelerin susamışlığı ile aradığı lidere nihayet kavuşan millet; onun öncülüğü ile demokrasinin ayağındaki prangaları referandumla parçalayarak dev bir adım attı. Şimdi ise, sıra; en olgun manası ile demokratik bir anayasada.