Siyasetin ağır topları, yurdun dört bir tarafını dolaşarak nabız tutuyor! Mevcut siyasilerden ve Parlamento'dan ümidini kesen millet de, yeni siyasi oluşumları bekliyor. Sayın Süleyman Demirel üzerine çokça senaryo üretiliyor ama; bizce bu siyaset bilgesinin, bu saatten sonra yapabileceği, danışmanlık yapmak ve aktif siyaset yapanlara yol göstermekten ibarettir. İsmet Abi (Sezgin), Süleyman Bey'i aktif siyaset için zorluyor ancak, Süleyman Bey bu çeşit taleplere; siyasetin üstündeyim demekle yetiniyor. Tayyip Erdoğan'ın AK PARTİ'si, demokratik programı ile göz doldurdu. Umut oldu. Darısı diğerlerinin başına! Tayyip Erdoğan'ın Genel Başkanlığa seçildikten sonraki, teşekkür mahiyetindeki konuşmasında verdiği mesajlar çok manidardı. İlk defa, bir siyasi parti lideri, liderlik oligarşisine son veriyor ve milletvekillerinin parmak indirme-kaldırma makinesi olmadıklarını; çok zorunlu haller dışında, bağlayıcı grup kararı almayacaklarını ve milletvekillerinin reylerinde, hür vicdanlarının seslerini dinleyeceklerini ve ona göre karar vereceklerini söyledi. Ayrıca; partinin her kademesinin oluşumunda demokratik usullere riayet edileceğini, Genel Başkan'ın ve Genel İdare Kurulu'nun biz yaptık oldu gibi bir dayatmaya gitmeyeceklerini vadetti. Her siyasi partinin vadetmesine rağmen bir türlü gerçekleştirilemeyen Siyasi Partiler Kanunu, Tayyip Erdoğan'ın bu girişiminden sonra kuvveden fiile çıkacağa benziyor. Çünkü; kanunla beklenilen demokratikleşmeyi AK PARTİ gerçekleştirdi bile! Diğerleri de zevahiri kurtarmak için, ister istemez bu yolu takip etmek zorundalar! Yalnız merak edilen, Türk siyasetinin esas yekununu teşkil eden merkez sağın durumudur. AK PARTİ, kendini merkeze koydu ama, merkez sağdaki partilerden, buraya gerekli ilgi henüz görülmedi. AK PARTİ'ye yönelim için, Cumhuriyet Başsavcısı'nın Tayyip Erdoğan ve kurucu 6 arkadaşı hakkında Anayasa Mahkemesi'ne vaki müracaatının sonucu beklenmektedir. Tabii, daha erken ve esas Pandora'nın kutusu sonbaharda açılacak! İlhan Kesici ve Erdal İnönü'nün yeni siyasi oluşumları ile, mevcut partilerdeki dalgalanma su yüzüne çıkacak ve böylece taşlar yerine oturacaktır. Öyle anlaşılıyor ki, Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim Kanununu değiştirip demokratikleştirmek de, yeni siyasi oluşumların öncülüğünde gerçekleşebilecektir. Siyaset ısınmadan (partilerdeki dalgalanma ve kayma olmadan) yani taşlar yerine oturmadan, siyasete ve siyasetçiye 'güven'in meydana gelmesi neredeyse imkansızdır. Bunu da ancak, bir erken genel seçim paklar! Çünkü; millet, şu andaki mevcut siyasetçiler ve siyasi partiler karşısında kendisini suçlu hissediyor ve derin bir pişmanlık duyuyor! Millet, aldatılmışlıktan bir an evvel kurtulmak istiyor! Bazıları, zaten bölünmüş olan siyasetin daha da bölüneceğini ve seçim de olsa siyasi istikrarın sağlanamayacağını söylüyor. Siz hele sandığı milletin önüne bir kere koyun, o nasıl birleştireceğini bilir! Şimdiki sözde siyasi istikrarla milletin hali ortada zira!