Sonuçlardan çıkan dersler

A -
A +

3 Kasım 2002 seçimleri sonuçları itibariyle gerçekten topluma bir deprem yaşattı! 1950 seçimlerinden beri ilk defa Parlamento iki parti ile şekilleniyor. Bu durum; seçimlere 18 parti ile katılan siyasi partilerin ikisi dışındaki 16 partinin sandığa gömülmesi demektir! Siyasi parti liderlerimizin tavanda yapamadığını milletimiz sandıkta gerçekleştirerek, tek parti iktidarı ile istikrarı yeniden sağlamanın haklı gururunu yaşıyor! 3 Kasım seçimlerini iktidar partileri adına değerlendiren Başbakan Bülent Ecevit özetle; erken seçim kararı almakla kendi kendimize intihar ettik, dedi. Seçim sonuçlarının belli olmağa başladığı 4 Kasım gecesi ilk haysiyetli ses MHP lideri Devlet Bahçeli'den geldi ve düzenlediği basın toplantısında; yapılan seçimlerde partisinin yüzde 10 dolayında oy kaybettiğini ve bunun sorumluluğunu genel başkan olarak taşıdığını belirterek, 2003 yılında düzenleyecekleri Kurultayda genel başkanlığa aday olmayacağını ifade etti! Bahçeli'nin bu tavrı örnek oldu ve ertesi gün, kendileriyle aynı kaderi paylaşan DYP lideri Tansu Çiller ile ANAP lideri Mesut Yılmaz, mensubu bulundukları partilerin genel başkanlıklarından ayrılacaklarını ve aktif siyaseti bırakacaklarını açıkladılar. Halbuki bu kararlarını zamanında yani, bundan önceki dönemlerde vermiş olsalardı, hem kendileri ve hem de milletle paylaştıkları siyasi partileri bu denli bir dramatik sonu yaşamayacaktı! Kendilerini ve partilerini batıracak kadar, inatlarının ve hırslarının esiri oldular! Kendilerine ve partilerine ve her şeyden önemlisi bu güzel ülkeye yazık ettiler! 1999 seçimlerinden itibaren başlayan üç ortağın koalisyon hikayesi, 3.5 senenin sonunda meşhur sadrazamın hikayesine dönüşmüştü! Bu hikayeyi, sandıktan başka alternatifi kalmayan koalisyon hükümeti için anlatan Süleyman Demirel'den dinlemiştim. 'Vaktiyle işlerin çok karmaşık ve huzurun bir türlü temin edilemediği ülkeye yeni bir sadrazam atanır. Genç ve tecrübesiz sadrazam, eski, yaşlı ve tecrübeli sadrazamla istişare yapmak ve nasihat almak için yanına gider. Yaşlı sadrazam ona öğüt verir ve üzerlerinde 1, 2, 3 rakamları yazılı olan 3 mektubu yanında götürmesini; başı sıkıştıkça bunları teker teker açıp içinde yazılanları tatbik etmesini ister! Genç sadrazam mektupları alıp gider. İşlerin bir türlü düzelmediğini görünce birinci mektubu açar. İçinde 'eskiyi ve eskileri kötüle' yazıyordu. Öyle yaptı ama, işler düzelmediği gibi daha da karışmıştı. İkincisini açtı; içinde, 'yanındakileri, etrafını kötüle' yazıyordu. Öyle de yaptı, işler yine düzelmedi. Bu sefer üçüncüsünü açtı; onda da, 'üç mektup da sen hazırla' yazıyordu!' Şimdi bakın; üçlü koalisyon hükümeti eskileri kötüledi olmadı. Birbirlerini suçladılar yine olmadı; bu sefer üçer mektup yazma sırası bunlara geldi! Diğerleri gibi bunlar da gitti!.. Yalnız bunlar, gidişlerinde partilerini de tükenen umutlarıyla beraber götürdüler!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.