Sorumluluk...

A -
A +

Medya; malum, demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Totaliter sistemlerde tek renk ve tek ses olması hasebiyle, medya işlevini gerektiği gibi yerine getiremez. Adeta bildiri hüviyetindedir. Halktan kopuk, yönetimin sesi konumundadır. Demokrasilerde ise, hür olan medya ziyadesiyle milletin sesi ve tercümanıdır. İktidarlara; "sahibinin sesi" olmadan yol gösterir, ikaz ve tenkitlerini yapar. Burada sorumluluğu gerektiren husus, medyanın yıkıcı olmamasıdır. Yani, o da sorumsuz muhalefet gibi; "öküzün altında buzağı aramaya" kalkışırsa; tahribatı büyük olur. Bundan dolayıdır ki, en ziyade aydınlık kafaların bulunması gereken iş kolu medyadır. Hele köşe yazarları, okumuyor; gezmiyor, görmüyor ve üstüne üstlük kafasının içi de "şablonlarla parsellenmişse" vah halimize! Demokrasinin getirisi kadar, götürüsü de vardır. Sistem, başıboşluk ve sorumsuzluk zannedildiğinde, kaosa düşmek işten bile değildir. Dolayısıyla demokrasi, sorumluluk taşıyanların ve bunu yansıtanların sistemidir. "Televole" kültürü (!) Nitekim; demokrasiyi her yitirişimizde; başta medya olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşların sorumsuz davranışları bu kötü gidişi körüklemiştir. Halkın "boyalı basın" dediği; renkli ofset tekniği ile birlikte "asparagas" habercilikle tanıştık. İlk zamanlar "magazin asparagas"çılığı revaçta idi. Bunun öncülüğünü de büyük gazeteler yapıyordu. Sonra, onların yavruları; boynuz kulağı geçer misali; bu halin daniskasını yaptılar. O vakitler, Bab-ı Ali'den "namus kavgaları" hiç eksik olmazdı! Renkli ve özel televizyonlarla beraber; aynı duyarsızlık ve aymazlık, bu kez "televole"lerle sökün etti. El-an da bundan yakamızı kurtarabilmiş değiliz. Toplumu güldürüp eğlendirdiği zannedilen bu denli programlar, haddizatında toplumu geriyor ve insanları karşı karşıya getiriyor. Fakiri zengine düşman ediyor! "Televole" kültürü ve bu kültürün aktörleri çocuklara ve genç nesillere örnek teşkil ediyor. Kendisine örnek aldığı aktörü "pespaye" bir halde görünce de ister istemez bunalıma düşüyor. Kendisiyle ve çevresiyle kavga ile başlayan bu bunalım, gençleri intihara kadar sürükleyebiliyor. Şimdi de internet... Hayalleri yıkılan gençlik, birden bire boşluğa düşüyor! Siz, istediğiniz kadar aileden ve eğitimden; eğitimin nicelik ve niteliğinden dem vurun! Bugün en tesirli öğretici "ekrandır". Televizyonlar, toplumlar için başöğretmen konumundadır. Televizyonların bu denli sorumsuz yayınlarının tahribatı sürerken, internet hayatımıza girdi. Gelişen iletişim teknolojisi kelimeler misali; ne onlarla ve ne de onlarsız oluyor! İyi, güzel ve faydalı işler için kullanıldığında çok çok iyi.. kötü, çirkin ve zararlı işler için kullanıldığında da çok çok kötü! İnsanı ekrana ve masaya esir etmesi yönüyle kumardan daha beter bir illet, bu internet!.. Öyle ki; hayasızlık ve iffetsizlik; insan tasavvur ve tahayyül gücünün ötesinde! Ders çalışıyor zannettiğiniz çocuğunuzun, odasında en iğrenç pornografik sitelerle yüz yüze olduğunu biliyor musunuz? Bütün bu rezil ve kepaze manzaralar karşısında insan ruhunun ve hele o körpecik dimağların ne hale gelebileceğini düşünebiliyor musunuz?! O halde; sorumluluklarımızı bilelim ve bunların gereğini lütfen yerine getirelim!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.