"Sosyal devlet" ve iktidar

A -
A +

Devletimizin "sosyal" vasıflı olması Anayasamızın amir hükümlerindendir. Devletin sosyal olmasından ne anladığımız, bu manada neler yapabildiğimize bağlıdır ki; onu da ne siz sorun, ne de biz cevaplayalım! Baştan başa hukuk sistemimizi sindirerek ve bedelini ödeyerek kurmadığımızdan olsa gerek; kanunları yorumlayıp tatbik etmekte kraldan fazla kralcıyız! Satır başlıkları halinde vereceğimiz aşağıdaki olayların cereyan etmekte olduğu bir ülke ne denli sosyal olabilir? * Hastaları parasızlıktan hastanelerinde "rehin" alınan.. * 0-5 yaş grubu çocuk ölümlerinde dünya şampiyonluğunu elinde bulunduran.. * Okul çağına gelmiş; milyonla ifade edilen çocuklarını mektep ve hiçbir tahsil müessesesi görmeden yetiştiren.. * Askerlik çağına gelmiş yığınla gencine, bırakın tahsili; Türkçe'yi bile askerlikte öğretmeye çalışan... Tinerci çocuklar * Eğitimsiz bırakılan çocuk yaştaki evlatlarını, her türlü sosyal güvenceden yoksun, kaçak olarak en ağır ve adi işlerde çalıştıran.. * Büyük şehirlerin varoşlarında değil; "tinerci çocukların" korkusundan, İstanbul gibi bir megapol'ün merkezi olan Taksim Parkı'na ve buna mümasil yerlerine geceleri gidilemeyen.. * Kolluk kuvvetlerince sözde baskınlarla otel ve benzeri yerlerde ele geçirdiği vatandaşlarını doktor kontrolünden geçirip, erkekse; sırtı sıvazlanıp evine gönderilen; kadınsa hüviyet cüzdanına mühür vurularak kendisine genel evde veya randevu evlerinin dışında hayat hakkı tanımayan.. * Bunu da sosyete semtlerinde veya 5 yıldızlı otellerde olunca "aşk", fukara semtlerde meydana gelince de "fuhuş" diye niteleyen.. Gelir dağılımı * Doktoru para için; sapa sağlam insanı ameliyat eden.. * Memuru rüşvetle geçimini temin eden.. * Hakimleri "cüzdanla vicdan" arasında sıkışıp kalan.. * Öğretmeni dersten çıktıktan sonra; pazarlarda işportacılık yapan.. * Emekli, dul ve yetimi sefilleri oynayan.. * Vatandaşları arasındaki gelir dağılımı dengesizliği ayyuka çıkan; aslan payını bir avuç kesimin yiyip semirmekten hastalanan, geri kalan yüzde 95'lik ana kitle ise kelimenin tam anlamıyla açlığa mahkum edilen.. * Hapishaneleri, özellikle "çocuk ıslah evleri"; ıslah şöyle dursun, içeri gireni suç için daha ziyade bileyen.. * Yine bırakın az eğitimlileri; üniversite mezunları boşta gezen... Bu çarpık tabloyu daha da uzatarak, içinizi karartmak istemem. Toplum olarak her birimiz bütün bu olumsuzlukla yüz yüze değil miyiz? Siyasî istikrar Böyle bir toplumun anayasasında yazan "sosyal devlet" sözcüğü acaba neyi ifade ediyor? Şimdiye kadar gelen idarecilerimizin bu sözcükten ne anladıkları; "sosyal devlet" adına ortaya koydukları yukarıdaki çarpık tablodan belli değil mi? Mahalli seçimlerin arifesindeyiz. Ülkemizde tek başına bir siyasî partinin iktidarda olması "siyasî istikrar" için büyük bir fırsattır. AK Parti iktidarının devraldığı Türkiye'deki manzara budur! Bu durum iktidar partisi için bahane olamaz. Bütün bunları bilerek ve iyileştirmeğe söz vererek, milletten oy istediler. Millet de, bu kadroya güvenip kendileri iş başına getirdi. Artık laf değil, icraat zamanıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.