Türkiye'nin eli mahkum; gerçek demokrasiye ya geçecek ya geçecek! Bu, tabiatıyla kolay olmayacak. Çünkü; onlarca senedir sistemden beslenen hemen her kesimdeki 'tepeden inmeciler' ellerindeki bu imkanı kaybetmek istemeyecektir. Dolayısıyla bunun mücadelesini; gizli ya da aşikar yürüteceklerdir. Bu durum, insan hak ve hürriyetlerinin yavaş yavaş yeşermekte olduğu ülkemizde çok tuhaf ve anlaşılması güç oluşumlara sahne oluyor. Mesela YÖK.. Bu kurum ve kuruluş; hürriyetleri bilim adına en geniş manada kullanması gereken yerdir. Öyle olması gerekir. Ama gelin görün ki, 82 Anayasası; 'bol gelen elbise' iddiasıyla yola çıkarak, bilim kurumlarına öylesine dar bir elbise biçti ki; bilimi ve bilim adamlarını ve bunların eğitim kurumlarını kelimenin tam anlamıyla cendereye sıkıştırdı. Akıllarınca disipline ediyorlardı. Üniversite kampuslarından 'buluş' ve 'keşif' yerine feryatlar yükselerek bu günlere gelindi. Gelip geçen bütün iktidarlar ve tabiatıyla mahut YÖK, kafaların içleriyle uğraşacağına, dışıyla uğraşmayı marifet bildi! Eli sopalı üniversite, iktidarların işine geliyor; iktidarların bu denli aymazlığı ve vurdumduymazlığı da YÖK yönetimini fildişi kulesinde mestediyordu! İş başına gelen AK Parti iktidarı bu yaraya neşter vurdu ve YÖK'ü tartışmaya açtı. Paradoksal duruma bakın ki, bilim adına demokratikleşmeyi ve hürriyetleri siyasi iktidar arzulamasına rağmen, YÖK'ün kaymak takımı buna direniyor. Statükoyu savunuyor! Halbuki, bütün dünyada bu halin tam tersi cereyan ediyor; oralarda iktidarlar direnir, üniversiteler hak ve hürriyet arayışına girer. Dedik ya, Türkiye gariplikler ülkesidir; bu garabetini en olmayacak yerde, üniversitelerde de göstermekte bir beis görmüyor! AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan, açıkladığı 'Acil Eylem Planı'nda, YÖK'ün demokratikleşmesine vurgu yapınca, ellerindeki 'saltanat'ın gitmekte olduğunu gören YÖK Başkanı, yanına bir kısım üniversite rektörlerini de alarak veryansın etti! Bu hal, 'kuğunun son ötüşü' idi! Bitişin, tükenişin hezeyanlarını yansıtıyordu! AK Parti iktidarının Türkiye'yi AB'ye sokmaktaki ısrarı yanında, çağdaş üniversite arzusu; kendisine duyulan şüpheleri giderdiği gibi; haklarındaki bu şüpheci takımını da şoke etti! Zira, bunca senedir çağdaşlık diye yalandan yırtınanlara, gerçek çağdaşlığı sunuyordu! Hem de; bunca zamandır 'çağ dışı' gördükleri iktidar tarafından! Türkiye'de bir şeyler değişiyor; statükoyu temsilen mermer kafalılara rağmen, bu değişim olmak zorunda! Zira, çağın gereği budur. Türkiye'deki esas zorluk; bütün bunları yapmaktan ziyade, o 'mermer kafalılar'a anlatabilmektir!