Türkiyemizin suçlular cenneti olduğunu Mısır'daki sağır sultan da biliyor artık. Göstermelik olarak verdiğimiz cezaları da, sık sık çıkardığımız aflarla kuşa çevirdik. Dolayısıyla Türkiye'de olan, namuslu vatandaşa oluyor; kanuna, nizama uyan ziyan ediyor. Yolsuzluğun temeli, devletin, o hantal ve beceriksiz yapısıyla ekonominin içine sokularak atılmıştır. Bu görüntümüzle biz, Kuzey Kore ve Küba'dan sonra dünya üzerindeki üç komünist ülkeden biri olarak kaldık! Seneler senesi tekelci zihniyetle ticaret yaptığımızı zannettik. Ne rekabet imkanı vardı, ne ürünlerimizde bir kalite. Bu kalitesiz ürünleri, istediğimiz fiyatlarla millete yutturduk! Hem de devletimiz marifetiyle! Komünist Rusya yıkılmasaydı ve onların, ekonomideki o ilkel halleri bütün dünyanın olduğu gibi bizim gözlerimizin önüne serilmeseydi, uyanacağımız yoktu! Zavallı Özal 'serbest piyasa ekonomisi' diye diye dilinde tüy bitti. Bir şeyler yapmak istedi; ama, başta kendi partisi olmak üzere kimseye derdini anlatamadan gitti. Özal'ın özelleştirmeyi dillendirdiği zaman, yalnızca İngiltere'nin M. Thatcher'i aynı şeyleri söyleyebiliyordu. O gün bugündür biz, özelleştirmede bir arpa boyu yol alamazken, komünizmden kurtulan bütün Doğu Bloku ülkeleri özelleştirmelerini tamamladılar. Anayasalarını değiştirdiler, siyasi rejimlerini değiştirdiler ve serbest piyasa ekonomisine geçtiler. Biz ise, hâlâ adına karma ekonomi dediğimiz ucube bir sistemle, yolsuzluk ekonomisinde rekorlar kırıyoruz! Kırdığımız rekorlar; talanda, yalanda, rüşvette ve geri kalmışlıkta elbet! Biz değil miyiz, suçluları barındırabileceğimiz hapishanelerimiz kalmadığı için af çıkartan? Sivrisineklerle uğraşmaktan bataklığı kurutmak hiç aklımıza gelmiyor. Dünkü eyaletimiz Yunanistan bile, milli gelir bakımından bizden 65 kat daha ileride; utanmalıyız! Yunanistan AB'ye girdi bahanesinin arkasına kimse saklanmasın! Yunanistan girdiğinde; bundan tam 23 sene önce, AB'ye girmeyi kendi ellerimizle reddeden biz değil miyiz? O reddiyeyi yazan ve o kararı veren o günkü başbakanımız, sayın Bülent Ecevit bugün de başbakanımız! Dün tu-kaka ettiğimiz aynı kapıdan bugün girebilmek için ulusal programlar hazırlıyoruz! Kim kimi kandırıyor, söyler misiniz? Avrupa mı bizi, biz mi Avrupa'yı? Onu bilmeyiz ama, burada kandırılan ve yolsuzluklar batağına saplanıp kriz üstüne krizlerle hayatı zehir olan Türk milletinden başkası değil! Bir gün, bir saat, hatta bir saniye kaybetmeye vaktimiz ve lüksümüz yok! Atı alan Üsküdar'ı çoktan geçti bile! Bugünden Bulgaristan'dan elektrik dileniyoruz; bu kafayla aynı Bulgaristan'dan ekmek dilenirsek şaşmayalım! Devlete bu suçu işlettiren siyasi kafalar, bugünkü milletin temsilcisi olamazlar. Ya millete layık olurlar, ya da dönmemek üzere çekip giderler!