Suriye ile nihayet!..

A -
A +

Hatırlanacağı üzere; Baba Esad (Hafız) dönemi, Suriye ve Suriye halkı için kelimenin tam anlamıyla tam bir kâbustu. O vakitler iki kutuplu dünyanın Sovyetler tarafında yer alan Baba Esad, "tecrit" politikasıyla ülkesini dünyaya kapatmıştı. Sovyetler'in dağılmasından sonra da yapayalnız kalmıştı. Başta komşuları olmak üzere hemen herkesle düşmanlık üzerine kurduğu politikalarını inatla sürdürdü. Ülkesini, çeşitli terör örgütlerinin "üssü" haline getirmişti. Hatay'ı kendi sınırları içinde gösteren haritaları okullarına ve resmi dairelerine astırıyor; Suriyeli çocuklara, "Osmanlı sömürgeciliği"ni vurgulayarak onları Türk düşmanı olarak yetiştirmeyi marifet biliyordu. PKK terör örgütü militanlarını ülkesine davet ediyor; onlara her türlü lojistik desteği sağlayarak, eğitim kampları kurduruyor ve üzerimize salıyordu. Özellikle merhum Özal'ın başlattığı; Türkiye'den vaki bütün dostluk ellerini geri çeviriyor; komşu ve akraba olan iki ülkenin düşmanlığında ısrar ediyordu. İsrail'le yaptığı savaşı kaybederek bir kısım toprakları (Golan Tepeleri) hâlâ işgal altında bulunmaktadır. Artık, ayakları yere basıyor... Suriye'nin ayaklarını yere değdiren üç önemli hadisenin birincisi Baba Esad'ın ölümü ve yerine Batı kültürü ile yetişmiş oğul Beşar Esad'ın geçmesidir. İkincisi ise; Abdullah Öcalan orada iken, o zamanki Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş Paşa'nın Hatay'da yaptığı sert konuşma ve bunun neticesinde, bölücübaşını sınırdışı etmeleridir. Üçüncüsü de; 11 Eylül terörist baskınından sonra ABD'nin belli ülkeleri terör listesine alıp hedef gösterdiğinde; bu ülkeler arasında Suriye'nin de bulunması keyfiyetidir. Hatta ABD'li yetkililer, bu durumu açıkça ifade ettiler ve Irak'tan sonra sıranın Suriye'de olduğunu vurguladılar. Yeni lideriyle Suriye; zaten yeni bir açılım yapmak zorunda idi. Eski politikaların dünyanın gerçekleriyle örtüşmediği apaçık ortada idi. Ülkesi hakkındaki bütün bu olumsuz şartları gören ve değerlendiren Beşar Esad, bir 'ilk'e imza atarak Türkiye'yi ziyarete geliyor. Malum; bizim en uzun kara sınırımız Suriye iledir. Asırlarca birlikte yaşadığımız; komşu ve birçok ailemizin akraba konumunda olduğu Suriye ile, belli ki yeni bir sayfa açıyoruz. Şüphesiz bu durum her iki ülkenin de yararınadır. Bütün dünyada komşu ülkeler ticarette, öncelikle birbirlerini tercih ederlerken; bizler, aramızda "mayınlar" döşeyerek birbirimizden uzaklaştık. Bölgede yalnız ve savunmasız kalan Suriye'nin yeni arayışlara girmesinden ve bu cümleden olarak dostluğuna güvenilecek ülke olarak Türkiye'yi tercih etmesinden daha tabii birşey olamazdı. Her bakımdan çok geç kalınmış bir ziyarettir. Ne diyelim; zararın neresinden dönülürse kârdır! Beşar Esad, iki ülke arasındaki bütün pürüzleri gidermeğe matuf kalıcı bir barış için geliyor. Kader; kendileri arzu etmeseler de her iki ülkenin yollarını kesiştiriyor. Kuzey Irak'taki "Kürt" oluşumu bunlardan birisidir. Böyle bir oluşum her iki ülke için ve hatta İran için tehdit unsurudur. Suriye ayrıca; İsrail ile barış sürecini başlatmak zorundadır. Akıllar tatile çıkmasın!.. Seneler senesi süren savaşların halledemediğini, masalarda çözmeye çalışmaktan daha akıllıca ne olabilir? Yeter ki akıllar tatile çıkmamış olsun! Suriye, Türkiye'den İsaril'le ilgili olarak "arabuluculuk" isteyecek. Aynı dileği; Suriye'nin terör örgütlerini ülkesinden çıkarması şartıyla, İsrail de istemişti. Suriye'nin talebi ise, İsrail'in işgal etmiş olduğu Arap topraklarından geri çekilmesidir. Orta Doğu'daki nazım rolü ABD oynadığına; Türkiye'nin de onun müttefiki olduğuna göre, "arabuluculuk" görevini en iyi Türkiye yapabilir. Bütün bunlar tarafların samimiyetine ve bu yönde atacakları adımlara bağlıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.