Tabela partisi kalmak! -2-

A -
A +


Ne yani; bu anlamsız terör bir otuz yıl daha mı sürsün? Bir o kadar daha mı, ciğerparelerimiz hayatlarının baharında toprağa düşsün? Bu uğursuz savaşın kazananının olmayacağını, otuz senedir göremeyenler; bir otuz sene daha geçse de göremeyeceklerdir.
Seneler senesi bu ülkede tatbikat mevkiine konulan yönetim şekli; tavşana kaç tazıya tut modelidir. Zaman tünelinde kalan bu köhne zihniyet erbabı, PKK terör hareketini de tavşan zannedip kovalamak istedi. Öylesine görmedi ki; daha işin başında 'üç-beş çapulcu eylemi!' denilerek geçiştirilmek istendi. Ama çok geçmeden; kazın ayağının hiç de öyle olmadığı görüldü!
Bataklık görülmeden, hesap edilmeden; tek tek sivrisinek avına çıkmayı maharet bilip; böylece terörle mücadele edileceğini zannettik. Bataklığı ilk fark eden siyasetçi merhum Özal oldu. Kurutmaya kalkınca da, dünyayı başına yıktılar.
İkinci olarak fark eden siyasetçi ise, Tayyip Erdoğan oldu ve işe, bataklığı kurutmaya çalışarak girişti. Kürtlerin yok sayıldığı bir Türkiye'de Kürt TV kanalı açtı ve hem de devlet kanalı olarak. İktidara gelir gelmez; olağanüstü hal yönetimine mahkûm edilen Kürtler üzerinden bu hali kaldırarak onlara insanca bir hayat sundu. Ve her geçen gün demokrasi çıtasını daha yükseğe çıkardı. Böylece teröre sebebiyet veren ana damarları kuruttu.
Böyle yaparak Kürtlerin kahir ekseriyetini yanına aldı. Yaralı, moralsiz ve umutsuz bir toplumun güvenini kazanmak; öyle her babayiğit siyasetçinin harcı değildir. Bu güveni temin ettikten sonra 'barış ve kardeşlik süreci'ni başlattı.
CHP ve MHP'nin üst düzeyleri hariç; toplumun her kesiminden destek gördü. Âkil insanlar heyeti bunun tipik örneğidir. Nitekim 63 kişilik heyette toplumun her kesiminden insanlar yer aldı; bu insanlar büyük bir özveri ile ellerini taşın altına koydular.
CHP ve MHP, barış olursa statükonun sona ereceğini çok iyi biliyor. Statükonun sona ermesi demek, her iki partinin de tabela partisi olarak kalması demektir. Bu durumu bir kısım CHP'liler daha işin başında gördü ve 'yeni CHP' diyerek yola çıkmak istedi ama, ulusalcı ve tutucu kanat onları da boğdu!
Belli ki, barıştan sonra Türkiye siyaseti yeni oluşumlara gebedir. Statüko partilerinin aynı anlayışla yollarına devam etmeleri mümkün değildir. Marjinal olarak ve tabela partisi şeklinde kalmaya mahkûmdurlar.
Statüko partilerine bakınız; bizzat kendi oluşumları ülkeyi bölmüş durumda! Her iki parti de Sivas'tan ötede yalnızca tabela ile temsil ediliyor. Bölge halkını yanına alan AK Parti'ye teşekkür edeceklerine, onu bölücülükle itham ediyorlar!
Bu köhne zihniyet kendilerini hâlâ 1940'ların Türkiye'sinde zannediyor.
Kendi kendilerini pekâlâ tanıyor ve layık gördükleri yerde de konumluyorlar. Ancak tanımayıp göremedikleri; milletin kendilerini fersah fersah aşıp geçtiğidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.