DYP Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller, 'Başbakan ben olmalıyım; çıkacak bir Irak savaşında; terörle mücadele vermiş ve bu hususta tecrübe ve başarı kazanmış bir kişi olarak, başbakanlık görevine talibim' demişti. Tansu Çiller bu sözleri söylediği zaman, hemen herkes gülüp geçmiş ve hiç kimse; durduk yerde edilen bu sözlere bir mana verememişti! Bu sözleri ettiği günlerin arifesinde kendisiyle görüşmüş ve o görüşmemizde; Kuzey Irak'ta kurulan Kürt Devleti hakkında dikkatleri çekmiş ve bunun için; duyarsız ve uyumakta olan hükümeti uyandırmak maksadıyla, ertesi gün bir basın toplantısı yapacağını açıklamıştı. Bu haberi gazetemiz Türkiye manşetten yayınladı. Ancak; ondan sonraki günlerde Türkiye'nin iç siyaseti öylesine dalgalandı ve önemli siyasi gelişmeler, peşi sıra öylesine sökün etti ki, ne Tansu Çiller bu basın toplantısını yapabildi ve ne de hükümet tarafından bu konu dile getirilebildi! Ta ki, ABD'li Savunma Bakan Yardımcısı'nın Başbakan Ecevit'i ve diğer yetkilileri ziyaret edip, ABD'nin pek yakında bölgede üstleneceği rolü ve bu arada; tabii Türkiye'nin yapması gerekenleri hatırlatınca, daha açık ifadesiyle ikaz edince; Ecevit de ağzındaki baklayı çıkardı ve Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti'nin kurulmuş olduğunu söyleyiverdi! Şimdi gelelim Tansu Çiller'in manası anlaşılmayan sözüne! Siyasi dalgalanmalar; neticeleri itibariyle mevcut koalisyon hükümetini bitirdi bitiriyor! Zira; 3 Kasım'da erken seçimi şart koşan MHP, bu durum gerçekleşmediği, yani Meclis'in zamanında toplanıp erken seçim için karar almadığı takdirde hükümetten çekileceğini açıkladı! Bu haliyle MHP yani; Meclis'te en çok sandalyeye sahip parti hükümetten dışlanıyor! Geriye, AB kanunlarına evet diyen partiler kalıyor! İşte; MHP dışındaki bu partilerin kuracakları yeni bir hükümet söz konusudur. Bu partilerin en büyüğü de DYP'dir. MHP'nin hükümetten çekilmesi halinde, Başbakan Bülent Ecevit, hükümetin istifasını Cumhurbaşkanı'na verecek; Cumhurbaşkanı da doğal olarak yeni oluşacak hükümeti kurmak görevini Tansu Çiller'e verecektir! Bu takdirde, 3 Kasım seçimleri rafa kalkar; AB kanunları yanında, Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler kanunlarında da gerekli değişiklikler yapılarak; seçimler en erken itibariyle 2003'ün baharına ertelenmiş olur! MHP'nin dışındaki bütün partiler; hükümette yer alsın almasın, bu duruma peki diyeceklerdir! Çünkü; hepsinin işine gelen yalnızca bu durumdur! Böyle bir durumda kimin kazandığı, kimin kendi kazdığı kuyuya düşüp kaybettiği; yapılacak ilk genel seçimlerde belli olacaktır! Ama, her halükârda siyasi belirsizlik ortadan kalkacağından, ülkenin önü açılacak ve millet rahat bir nefes alabilecektir! Bütün bu anlattıklarımız; demokrasi ve demokratik teamüller normal seyrinde işlediği takdirde meydana gelebilecektir. Bir zorlama olur ve hukuk dışı yollara tevessül edilirse o başka! Burası Türkiye çünkü!