Bundan önceki 22. Dönem Meclis'i de görevini tarihe geçecek şekilde yaptı ancak, cumhurbaşkanının A. Necdet Sezer olması, bu durumu engelledi. Milletin seçtiği TBMM'de çıkarılan onca kanun ya cumhurbaşkanınca, ya da onun isteği üzerine Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi. Neyse ki, 23. dönemde, sayın Gül cumhurbaşkanı oldu da; milletimizin dört gözle çıkmasını beklediği kanunlar hayata geçirilebildi. Meclis'imizin nasıl çalıştığı ise, cümle âlemin malumudur. Günlerce Meclis'te sabahlandı ve anayasa değişiklikleri dahil, binlerce maddelik kanunlar yasalaştı. Her türlü takdirin üzerinde olan milletimizin sağduyusu ile de anayasa değişiklikleri, yüzde 58 oranında oy alarak kesinleşerek hayatımıza girdi. Önümüzdeki 24. Meclis de, şayet, anayasayı milletimizin arzusu istikametinde değiştirir ve ülkemiz susamış olduğu demokratik idareye kavuşursa, bu üç dönem de tarihe geçecektir. Önümüzdeki 24. Meclis'te de siyasi istikrarın sağlanıp bir partinin tek başına iktidara gelmesiyle; geçen iki dönem boyunca yürütülen demokratikleşme süreci mutlu sona eriştirilecek ve biz de ülke olarak dünyadaki gerçek demokrasilerin safında yer alabileceğiz. Bu engin feraset milletimizin tabiatında vardır. Yapılan kamuoyu araştırılmalarında; üçüncü kez AK Parti'nin tek başına iktidara gelebileceğini gösteriyor. Bu durum gerçekleşirse, milletçe, demokrasi tarihimizde bir ilke imza atmış olacağız. Halbuki demokrasilerde iktidarlar yıpranıp aşınırlar. Ülkemizdeki hizmet noksanlığına, milletimizin hak ve hürriyetlerinin ne denli ayaklar altına alındığına bakın ki, bunları dillendirip hayata geçirmek gayreti güden Recep Tayyip Erdoğan ve onun AK Parti kadrolarını üçüncü defa iktidara taşıyor. Bundan da muhalefet partilerinin çok ders çıkarmaları ve kendilerine çekidüzen vermeleri gerekmiyor mu?