Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir sene var. Şimdiden, hatta altı ay öncesinden (1.5 sene) bu tartışmaları başlatmak; bizim gibi istikrara susamış bir toplum için gereksiz ve abesle iştigalden başka bir şey değil. Dikkat ederseniz Cumhurbaşkanlığı seçimini diline pelesenk yapıp sürekli olarak tartışan; başta eski cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel ile muhalefet parti temsilcileridir. İktidar partisi de zaman zaman bunları muhatap alıp cevap verince; at kaçıp torba düşüyor! Halbuki Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yaptığı sadece anayasayı hatırlatmaktan ibaret... Zira Cumhurbaşkanının nasıl seçileceği, kimlerin cumhurbaşkanlığına aday gösterilebileceği orada var. Anayasamız ne diyor! Evvela Süleyman Bey'den başlayalım. Ne diyor Demirel? Cumhurbaşkanı halka seçtirilsin!.. Oysa anayasamız öyle demiyor. Cumhurbaşkanını TBMM seçer diyor. O halde, yani Süleyman Demirel'in dediğini yapabilmek için önce anayasayı değiştirmek lazım. Meclis'te hiçbir partinin böyle bir çoğunluğu yok. Dolayısıyla bu sözün, bugün için pratik bir değeri yok. Çünkü, CHP'nin tavrı belli; zinhar böyle bir değişikliğe olumlu bakmıyor. Zaten AK Parti'nin oyları yetseydi bile, halka seçtirdiğiniz yani yüzde 50'nin üzerinde oyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanının yetkilerini oturup yeni baştan gözden geçirmek lazım. Ya, Yılmaz Öztuna hocamızın işaret ettiği gibi; yetkilerini şimdiden biraz kısıtlayıp, Almanya, Avusturya, İtalya cumhurbaşkanlarının sahip olduğu kadar yetki vermek gerekir. Ya da, mevcut yetkileri daha da artırarak, yarı başkanlık veya başkanlık sistemine geçmek gerekir. Top iktidar partisindedir... Bütün bunlar, öyle akşamdan sabaha kadar olacak işler değildir. Türkiye'miz henüz bu şartlara haiz değildir. Bunun ispatı da, cumhurbaşkanlığı seçimleri için koparılmak istenen fırtınalardır. Mevcut kurulu sisteme bu itirazlar varken; varın siz diğerini hesap edin! CHP'nin tavrı, kendi içinde bile tutarsız... Önceleri, Cumhurbaşkanını bu Meclis'e seçtirmek uygun olmaz (!) diyordu. Şimdi ise AK Parti bizimle uzlaşırsa olur (!) diyor... Yani, ben varsam demokrasi var; yoksam demokrasi yok, demeğe getiriyor. Dolayısıyla bu seçimde top iktidar partisindedir. Daha açık ifadesiyle iş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'da bitiyor. Sayın Erdoğan'a düşen de oraya layığını bulup oturtmaktır. Seçilecek kişi, yalnız bir kesimi temsil edip, o kesimin başkanı olmayacağına göre; işin sırrı "cumhur" kelimesinde bulunmaktadır. O kişi, "cumhur"un başkanı olacağına göre; bütün bir Türk toplumunun temsilcisi olma özelliklerini taşımalıdır.