Taşların yerine oturması -1-

A -
A +

Devletin A'dan Z'ye kadar ve ince kılcal damarlarına değin yerleşmiş olan vesayetten kurtulması; taşların yerli yerine oturması; öyle akşamdan sabaha olacak şey değildir. Kolay değil; asırlık bir pislik temizlenmeye çalışılıyor! Zaten kolay olsaydı; iyi niyetlerinden şüphe etmediğimiz, Adnan Menderes ve Turgut Özal'ın başbakanlıkları dönemlerinde bu iş halledilebilirdi... İstihbarat, bir devletin olmazsa olmazıdır. Demokratik idarelerde bu kurum, elbette ki seçilmiş başkan veya başbakana bağlıdır. Bizdeki, adı demokratik idare olan yapıda, bu kurum (MİT); tıpkı Genelkurmay Başkanlığı gibi, Başbakan'a sözde bağlı idi. Nitekim, defaatle gördük ki; asker, hükümete karşı darbe yaptı ve bunların hiç birisi, istihbarat teşkilatı tarafından bağlı (!) olduğu mercie (Başbakan'a) bildirilmedi! Sistemin adı ne olursa olsun; vesayet söz konusu ise, karar mercii seçilmişler olmayıp atanmışlardır. Daha açık ifadesiyle: Devletin gerçek idaresi askerde olup; seçilerek iktidara gelen hükümetlere yalnızca belediye hizmetleri gördürülür! Bundan dolayıdır ki; yürürlüğe sokulan anayasalar vesayet anayasalarıdır. Cumhurbaşkanlığı ve istihbarat başkanlığı gibi önemli görevlere hep askerler getirilmiş; bunca önemli görevlerde sivillere güvenilmemiştir! Hükümetleri "meşguliyetle tedaviye" tabi tutabilmek için de; istihbaratı paramparça edip, burada da ağırlık askerî kanada yüklenmiştir. (Genelkurmay İstihbarat, Jandarma İstihbarat, Emniyet İstihbarat, MİT) Bütün bu istihbarat örgütleri elde ettikleri bilgileri, birbirleri ile paylaşmadıkları gibi, belli bir merkeze de toplattırılmıyordu. Ve hatta, birbirlerine karşı kontra gidebiliyorlardı! Bütün bu herc-ü merç içinde; düşe kalka bugünlere kadar geldik. İlk defa bir Başbakan (Tayyip Erdoğan) geldi ve arı kovanına çomak soktu! Büyük bir cesaret ve kararlılıkla vesayet anayasasının 26 maddesini değiştirerek; gerçek demokrasi adına yeni bir başlangıç (Milat) yaptı. Artık tüm istihbaratlar bir merkezde toplanacak ve seçilmiş Başbakan'a karşı sorumlu olunacaktı. Yani her kafadan bir ses çıkmayacak ve istihbarat örgütleri birbirlerine rağmen iş göremeyecekti. Sistemin kılcal damarlarına kadar işlemiş "derin" yapılanmanın birden çözülmesini ve yeni yapıya ayak uydurmasını beklemek safdillik olur. Çomak sokulan kovandan uçuşmakta olan ve bir o yana, bir bu yana saldıran arıları görüyoruz ki; meheldir!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.