Teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişmesi sonucu, son model iletişim araçları dünyanın dört bir yanında en ücra köşelere kadar yayıldı. Artık, insanın insana; başkalarından habersiz zulüm yapmasının imkânı kalmamıştır. Bundan böyle; devletlerin kendi halklarına karşı giriştiği ve girişeceği toplu katliamlar, tüm dünyanın gözleri önünde cereyan etmektedir ve edecektir. Haberleşmede ise, bir kişinin bir anda milyonlarca kişiye ve milyonların bir anda birbirleriyle iletişim kurabilmeleri pekala mümkün. Böyle bir dünyada; ezilen halkların uyanıp başkaldırmalarından daha tabii ne olabilir? Birinci Dünya Savaşı'nın galibi İngiltere, İkinci Dünya Savaşı'nın galibi ABD, Üçüncü Dünya Savaşı'nın galibi ise iletişim teknolojisidir. Öyle; Arap Baharı'nın (uyanışının) arkasında çeşitli komploları aramanın bir manası yoktur. Bu çağda; milyonlarca insanı sefalet içinde bırakıp, demir yumrukla yönetmenin imkânı yoktur. Olmadığını ve bundan böyle de olamayacağını Arapların uyanış ve hak arayışlarındaki kıyamlarında gördük ve görmekteyiz. Elbette durumdan vazife çıkarmak isteyenler olacaktır ve bunlar büyük bir iştiha ile meselenin kenarında değil, tam ortasında durup gözlemektedirler. Türkiye'miz 30 yıla yakındır terör belasıyla boğuşuyor. Öncesinde Suriye'de konuşlanan terör üstleri; sonraları ve şimdilerde Kuzey Irak'ta yerleşmiş durumda. Irak yönetiminde söz sahibi olan üç otorite (ABD, Merkezi Irak Yönetimi ve Kuzey Irak Yönetimi) de Türkiye ile dost gözüküyor. Bunlardan her birisinin ayrı ayrı söz vermelerine karşın, terör örgütü aynı yerde konuşlanmaya ve şenaatlerini yaymaya devam etmektedir. Geçen hafta sonu ABD'nin 2 numaralı adamı Türkiye'de idi. Türkiye'nin şiddetli baskılarına dayanamayan bu üç otorite; nihayet terör örgütünün Irak'tan ayrılma kararını verdi. Ne vakit verdiğine dikkat ediyor musunuz? Suriye karışıp; terör örgütü orada kendine yeniden yer bulunca; mahut yönetimler, durumdan vazife çıkararak bu kararı aldıklarını söylüyorlar. Yani; tavşana kaç, tazıya tut!.. Emperyalistlerin hesaplayamadıkları bir şey var: Dün olduğu gibi, bugün de dünyaya nizamat vermek istiyorlar ama, dün Türkiye güçsüz ve şaşkındı. Bugün öyle mi? Vermek istedikleri kararları Türkiyesiz uygulayabilmenin imkânsızlığını görüyor ve Türkiye'yi de o kararlara ortak etmenin gayreti içinde çırpınıyorlar!