Tayyip Erdoğan içimizden biri

A -
A +

Bütün engellemelere ve kösteklemelere rağmen; AK Parti, çok kısa sürede partileşerek tek başına iktidar oldu; Tayyip Erdoğan da genel başkanlıktan liderliğe terfi etti. AK Parti'nin Türk siyasetine girmesiyle birlikte, siyasette gerçek bir deprem yaşandı. Millet, kendisine tepeden bakan ve kendisine rağmen icraatlar sergileyen eski iktidar partilerinin hepsini cezalandırdı. Bu cezalandırmanın şiddetini CHP hâlâ anlayabilmiş değil! O CHP ki, millete rağmen politikaları yüzünden; demokrasiye geçtiğimiz 1946 senesinden beri cezalandırılıyor ve hâlâ bu durumun idrakinde değil! Hâlâ milletin dini ile imanı ile uğraşıyor! İmam-Hatip lisesi mezunlarının üniversitelere girmemesi için yırtınıp duruyor! Parti yetkilileri milletin karşısına geçip; bir valinin, kaymakamın veya emniyet müdürünün dini tahsilli olmasının laikliğe aykırı olduğunu ileri sürüyorlar! Halbuki; hemen her kademedeki okul kitaplarında; alim, filozof, bilgin diye okuttukları batılıların yüzde 99'unun dini tahsilli olduğunu, hatta birçoğunun papaz olduğunu milletten gizliyorlar! ABD dahil bütün Avrupa ülkelerinde dini tahsil, fazlalık ve artı değer olarak görülürken bizde; CHP kafasındaki zihniyet tarafından nakise addediliyor! Bu durum, milletle bu zihniyet sahiplerini karşı karşıya getiriyor. CHP, oldu olası bu durumdan kendisini kurtaramadı. İşin kolayını; karşısındaki muhafazakâr büyük kitlelerin partilerini parçalamakta ve; kendi dışındaki iktidarları muktedir kılmamak için, iktidar gücünü çeşitli kurum ve kuruluşlara dağıttırmakta buldu! Böylece; muhalefette iken bile iktidar olmayı bildi! Tayyip Erdoğan ve AK Parti en büyük sınavını 2. tezkerede verdi. Bunda da birinci tezkere gibi başarısızlığa uğrasaydı; Tayyip Erdoğan liderliği kaybedecek ve yalnızca genel başkan olarak kalacaktı! Parti içi demokrasi laflarına kulak asmayın; lider dediğin partisine hakim olan ve tezkere gibi çok önemli kararlarda partisini bütünüyle arkasına alabilen adam demektir. Tayyip Erdoğan, tezkeredeki birlik, beraberlik ve bütünlük gücüyle Kongre'ye gitti ve yüzünün akıyla çıktı. Tayyip Erdoğan'ı millet, kendi içinden biri olarak gördüğü ve bildiği için seviyor. AK Parti ile CHP'nin farkı da zaten burada ortaya çıkıyor. Biri milletin karşısında, diğeri onun yanında; aynı safta, kol kola ve aynı hedefe kilitlenmiş halde!.. Tayyip Erdoğan lider olamasaydı; partisi tek başına iktidar da olsa merkez sağı dolduramayacaktı. Tansu Çiller'le Mesut Yılmaz'ın şahsi didişmeleri DYP'yi de ANAP'ı da bitirdi. Bu iki büyük sağ partinin bitişi merkez sağda büyük bir boşluk oluşturdu. Bu boşluğu ne Erbakan ve ne de Bahçeli doldurabilirdi. Millet onları da denedi ve tek kelime ile hüsrana uğradı! Nasıl uğramasın ki, millete hizmet yerine Ecevitler'e hizmeti yeğlemişlerdi! Böylece Tayyip Erdoğan'a ve AK Parti'ye gün doğmuştu. Tayyip Erdoğan'ın kendisi ve partisi genç olmasına karşın, ta lise sıralarından beri politika ile iç içe idi ve 48 yaşında iken 30 senelik siyasi birikime ve tecrübeye sahipti. Hesaplarını inceden inceye yaptı; boşluğu gördü ve doldurdu. Tayyip Erdoğan'la Türk siyaseti yeni bir lider kazandı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.