Siyasette ve yönetimde tecrübenin önemini kimse inkâr edemez. 50 yıllık demokrasimizde 500 yıllık tecrübeye eriştik dersek; mübalağa etmiş olmayız! Geçirilen bunca acı tecrübenin meyvelerinin tatlı olması umulur! İktidarda bulunan AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık görevi için, genç ve tecrübesiz addedilmiş ve bu yüzden; bir kısım çevrelerce eleştiri konusu yapılmıştı. Onun, İstanbul Belediye Başkanlığındaki başarılarını bilen ve kıskananlar ise; devlet yönetmek, belediye yönetmeye benzemez diyerek, bu başarıları gölgelemeye çalışmışlardı! Tayyip Erdoğan'ın politik geçmişini, İstanbul Belediyesi Başkanlığından başlatanlar yanılıyorlar. O, 18 yaşından beri aktif politikanın içindedir ve; genç yaşına rağmen, bugün değme politikacılarda bulunmayan 33 yıllık 'politik bir tecrübeye' sahiptir. Ayrıca; İstanbul Belediye Başkanlığı da küçümsenecek bir görev değildir. 15 milyonluk bu dev metropolü devraldığında; koca şehir, her bakımdan Kerbela'yı andırıyordu. Şehrin suları akmıyor, her yan çöp dağları ile doluydu. Belediye, çalışanına maaş ödeyemiyor; Belediye kuruluşları, boylarını aşmış borç batağında debeleniyordu. Asırların ihmaline uğramış ve gelinen nokta itibariyle hayalet şehri andıran böyle bir kentin yüzünü güldürdü! İstanbul'u dünya kenti yaptı. Küçümsenecek başarı mı bu? Bizde, ama sadece bizde onulmaz bir hastalık var. Yıkıcı ve bozguncu muhalefet hastalığı.. Hep kötüyü görme ve kötü gösterme illeti.. Bu hastalık bize; mahut CHP muhalefetinden ve onun yandaşı olmaktan başka bir mahareti bulunmayan bir kısım medyadan bulaştı. Memleket ve millet adına dikili çubukları olmadığı gibi; dikilen her çubuğa ve yapılan her hizmete karşı olmak ve karalamak bunların şiarıdır! Yapamadıkları hizmetleri, karşı tarafın yapmasından rahatsız olurlar. Onlara da yaptırmamak için akla karayı seçerler! Bunun için de buldukları metot; muhataplarının aymazlığı yüzünden devamlı geçer akçe olmuştur! Ortamı gererek kavga ortamı oluşturmak ve muhataplarını kavganın içine çekerek, onları yıpratmak! Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanlığına gelinceye kadar, bu kavgalardan kurtulamadı! Cumhurbaşkanlığı makamında gerçeği gördü ancak, iş işten geçmişti! Halbuki, iktidar makamları teeninin, sükunetin hüküm sürdüğü; hizmet yarışının yapıldığı yerlerdir. İktidarları, sonu gelmez kavgaların içine çekerseniz, hizmetleri kim yapacaktır? Kasımpaşalı Tayyip Erdoğan'ın bu hali, mahut muhalefet anlayışını yüreklendirdi! Onlara göre; tam da dişlerine göre kavgacı bir Başbakan gelmişti! Sıkılan her yumruğa gardını alacak, serilen her minderde arz-ı endam edecekti! Böylece; kısa sürede eritilip tüketilecek ve; sıkılıp bir kenara atılacaktı! Gün geçtikçe; çanlarına ot tıkandığının farkına varıyorlar. Zira; bu Kasımpaşalı Başbakan, zannettikleri gibi kavga taraftarı değil! Atılan yumruklara bile dönüp bakmıyor! Cem Uzan'ı muhatap addetmemesi bunun tipik göstergesiydi. Dedik ya; onca acı tecrübenin tatlı meyveleri olacaktır.