Milletimize tepeden bakanlar, onun hâlâ daha rüştünü ispat edemediği inancındalar! Bundan dolayı da, demokrasi ve onun nimetleri milletimize çok görülmektedir. Bu zevata göre, demokrasi idaresi, eğitim seviyesi yüksek toplumlara mahsustur. Bizim milletimizin eğitim seviyesi ise, malumdur! Dolayısıyla bu millet, kendi kârını ve zararını bilemez! Bundan dolayı da, bu millete doğrular dayatılmalıdır! Nitekim, cumhuriyet kuruluşundan beri, hemen hiçbir konuda bu milletin görüşüne başvurulmamış; çok önemli kararlar bile millete tepeden dayatılarak tatbik mevkiine konulmuştur! Millet de hiçbir şekilde sesini çıkarmadığına göre; tepeden şekillendirmeye aynen devam edilmelidir! Mahut zevatın görmek istemediği bir husus var. Evet; bu millet otuz iki dişini gömmüş, derin bir sükut içindedir ancak; demokrasi sandığı ortaya konulduğunda, hep bir ağızdan bu millet bir şeyler söylemektedir. Milletimiz, verdiği oyları ile açıkça söylemektedir ki, mahut zihniyeti ve onların kendi hakkındaki görüş ve yorumlarını temelinden reddetmektedir. Mahut zihniyet, hemen her seçim döneminde kendisine milletçe indirilen bu şamarı, ısrarla görmezlikten gelmektedir. Halbuki, geçen yüzyılda insanlık, en dayatmacı rejimlere şahit oldu ve bunların en korkunçları bile, bir asrı doldurmadan paramparça oldular. İşte, Sovyetler'in hâli ortada! Oradaki zihniyet de Rus halkını insan yerine koymadı. Âdeta bir cendere içinde sıkıştırılan Rus halkına dayatıldıkça dayatıldı! Yasaklarla kuşatılmış bir hayat (!) Rus halkına reva görüldü. Yapıla gelen bütün bu toplum mühendisliklerinde bir yerde önemli bir hata işleniyor ve bu hata kendilerinin sonunu getiriyor. Bunlar, mühendisler ama, bir şeyi hesap edemiyorlar. Tıpkı su gibi vicdanların da sıkıştırılamayacağını bilmiyorlar. Sıkıştırdıklarında ise, barajları patlattıklarına şahit oluyorlar! Biz ise, milletimizin sandıkta göstermiş olduğu teveccühü, kuvveden fiile çıkarmak zorundayız. 2002 seçimlerinden önceki siyasî dağınıklığı (parçalanmışlığı) hatırlayınız. O karmaşık tablodan, milletimiz tek başına iktidar çıkararak, senelerce beklenen siyasî istikrarı temin etti. Siyasi iktidarların en önemli görevi, halkına hürriyetleri tattırmaktır. Yalnızca içeriden uğraşmakla bu işin olmadığı, olamadığı ve hatta olamayacağı görülmektedir! Tek şansımız ve milletimizin hürriyetlere kavuşabilmesinin görünen tek yolu, AB'dir! Mahut zihniyet bunu bildiği için AB'ye düşmandır! İçerideki dilden anlamak istemeyenlere; 'buyurun dışarıya!'; bunları, dışarıdakilerin diline havale etmekten başka çare var mı? Biz bilmiyoruz, bilen varsa beri gelsin!..