30 senedir terörle savaşıyoruz. Evet; dünyanın en kanlı, en acımasız ve en çok dış destek gören terör örgütü ile savaşıyoruz ama; biz de, 800 bine yaklaşan dev kadrosu ile dünyanın sayılı en modern ve vurucu güce malik ordularına sahibiz. İşin başlangıcında, yetkililerce olayın boyutları gereği gibi görülüp değerlendirilemedi ve; 'üç-beş baldırı çıplağın eylemi..' diye geçiştirilmek istendi ancak, kısa zamanda; kazın ayağının hiç de öyle olmadığı görüldü. Olmadığı görülünce de, ister istemez mücadeleye girişildi. Aradan çeyrek asrı aşan bir zaman geçtiği halde; terör örgütü hâlâ gücünü koruyor ve eylemlerine devam edebiliyorsa; takkemizi önümüze koyup düşünmenin ve nerede yanlış yaptık ve yapıyoruz demenin zamanı çoktan geçmiş demektir! Bu süreç içerisinde görünen o ki; terörden beslenen çeşitli kesimler, derhal köşebaşlarını tuttular ve bu kirli oyunda kendilerine vazife çıkardılar. Beslendikleri bu kanın durmaması için de ellerinden geleni artlarına koymadılar. Yine bu süreç içerisinde; cihet-i askeriyenin Ankara-İstanbul gibi yurdun batısındaki boyutlarına baktığımızda; tek kelime ile insanın kanı donuyor. Zira; buralardaki Genelkurmay ve ordu merkezlerine bakıldığında, askerliğin dışındaki hemen her işle iştigal edildiği hayret ve dehşetle görülüyor! 60 senelik demokrasi sürecimize baktığımızda; demokratik idareden ziyade darbeler zincirinden ve bunların baskıcı ve zalimane yönetimlerinden bahseden tarihe tanıklık edebiliyoruz. Bu acı ve acı olduğu kadar üzücü halin baş müsebbipleri de maalesef askerlerdir. Daha işin başlangıcında (1950 yılında) askerler; seçimi kaybeden CHP lideri İnönü'ye gelip; 'isterseniz iktidarı DP'lilere teslim etmeyelim!' telkininde bulunurlar. İşte bu telkini doğuran zihniyet; o gün bugündür hiç değişmedi! Bu zihniyete göre; bu ülkede tek meşru yönetim CHP iktidarıdır! Bunun dışındakiler; adları ve sanları ne olursa olsun; askerî müdahalelerle düşürülmeye mahkumdurlar! Bu zihniyetin ilham kaynağı da İsmet İnönü'dür. Zira; 1960 darbesi öncesi söylenen şu talihsiz söz; bizim demokrasi kahramanımıza (!) aittir: 'Sizi ben bile kurtaramam! Bunları yapmaya devam ederseniz ihtilal meşru olur!' Asker, bu meşruiyet çizgisi içinde kendisine iş aradı ve buldu: CHP karşıtı iktidarları alaşağı etmek! Bunu da yaptığı onca darbelerle bir güzel becerdi! Asıl iş bu olunca; terör, 'bahs-i diğer' olarak kaldı ve ancak bu kadar mücadele edilebildi! Anlatmam o ki, sevgili okuyucularım; terörle dört dörtlük mücadele daha yeni başlıyor!