Terörden 30 senedir çekmekteyiz. Belli ki düşman bir değil; elvan, elvan! Dost ve müttefik olduğumuz ülkeler bile, gözümüzün içine baka baka terörü desteklediler ve el-an da desteklemeye devam ediyorlar! Ve yine belli ki, bu durum; kurtlar sofrasındaki kavganın bize yansıyan şekli idi! Yürekleri paralayan ve canları yakan, bu alçakça oyun karşısında Türkiye'miz, seneler senesi patinaj yapıp durdu. Bu kirli oyundaki resmin tamamını göremedi ve ona göre gerekeni yapmadı; yapamadı. En önceleri; 3-5 çapulcu diyerek geçiştirilmek istendi; pek kısa bir zaman zarfında, kazın ayağının hiç de sanıldığı gibi olmadığı görüldü. Ama, ne çare ki; terör örgütünün istismar konularından hiçbirisine el atılmadan; terörün üzerine yalnızca polisiye metotlarla gidildi. Adına, ister Kürt Sorunu, ister Güneydoğu Sorunu veya ne derseniz deyin; yara, derinleşerek kanamaya devam etti. Geçen otuz sene zarfında; terörü bitirmek adına çok büyük fırsatlar kaçırıldı. Bunlardan bir tanesi, merhum Özal'ın dinlenmeyişidir. Bir ikincisi, 90'lı yılların başındaki DYP-SHP koalisyonudur. Özal, yasak olan Kürt kelimesinin yasaklığını kaldırarak işe koyulup, tüm istismar konularının halledilmesi gerektiğini söyleyince; gök kubbeyi başına yıktılar ve ülkenin cumhurbaşkanını Kürt ve Kürtçü ilan ettiler. O da geri adım attı! Birbirinin amansız düşmanı (!) AP ile CHP, yeni isimleri ile DYP ile SHP, uzun seneler sonra ilk defa bir koalisyonda yan yana gelip iktidar oldular ve hazırladıkları raporla ve mahallindeki söylemleri ile işin üstesinden geleceklerini söylediler. Çözüm fırsatı, ayaklarına kadar gelmişti ama; tıpkı şimdiki gibi; barışa her adım atışta çıkarılan terör olayları, önlerini kesti. Adım atmak şöyle dursun; kör parmağım gözüne misali; istismar konuları urlaşarak devleşti! Merhum Özal'dan sonra, ilk defa AK Parti devrinde konuya ciddiyetle eğilindi ve mahut istismar konuları bir bir halledilme cihetine gidildi. Başbakan Tayyip Erdoğan, Kürtlerin bile hayallerini yıkan; devlet eliyle Kürtçe televizyona ve Kürtçe seçmeli derse izin verdi. Böylece Kürt Sorunu kalmamış ve yalnızca terör sorunu ile ülke yüz yüze kalmıştı. Kürt ileri gelenleri bile; bu işi ancak Tayyip Erdoğan çözer demeye başladı. Burada unutulmaması gereken bir şey var; Türkiye, artık o eski bildikleri ülke değil. Kendisine biçilen rolü oynamaktan çıktı ve başkalarına rol biçmeye başlayan bir konuma geldi. Türkiye artık el açan değil; IMF'ye Avrupa'nın mali krizi için para veren bir ülke haline gelmiş. Bundan böyle; Türkiye'nin dostları (!) da, düşmanları da; ezberlerini bozmak zorundalar!