Terörden kim kazandı?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seneler senesi akmakta olan kanı durdurmak ve bunun yerine 'milli birlik ve kardeşlik projesi'ni gerçekleştirmek için âdeta çırpınıyor. Sürecin daha iyi yönetilmesi konusunda görüşler ileri sürülebilir ama, bütünüyle bu sürecin karşısında olmak ve bu projeyi karalamak ve hatta akla ziyan hezeyanlarla süreci, 'devlet hainliği' şeklinde yaftalamak kime ne kazandırır? Başbakan, bütün samimiyetiyle soruyor: "30 yıldır bu ülkede devam eden terörden kim kazandı? Kürt mü kazandı, Türk mü kazandı? Alevi mi, Sünni mi kazandı? Doğu mu kazandı, Batı mı kazandı? Kim kazandı? Kimin kazandığını ben size söyleyeyim. Silah satan kazandı, mayın satan kazandı, uyuşturucu pazarlayan kazandı, gençlerin kanıyla beslenenler kazandı, şehitleri, dağa çıkanları istismar edenler kazandı. Peki kim kaybetti? Sen kaybettin, ben kaybettim, gençler kaybetti, gençlerin anaları-babaları, eşleri, masum yavruları kaybetti. Ülke kaybetti, millet kaybetti. Akıl sahibi, mantık sahibi, vicdan ve insaf sahibi bir insan, bu manzaranın, bu tablonun böyle devam edip gitmesine rıza gösterebilir mi? Bu durum böyle devam edip gidebilir mi? Bu statüko bu şekilde sürdürülebilir mi? Gençlerin ölümüne daha ne kadar tahammül edeceğiz?" Muhalefet aymazlığının eriştiği noktaya bakın ki, devlet projesi bir süreci, vatan hainliği olarak nitelendiriyor. Dünyada örneği olmayan bizdeki muhalefetin yegane özelliği, statükonun üzerine titremesidir. İşin tuhaflığı da buraradır. Muhalefet, daha fazla hürriyet ve demokrasi diyeceğine; en ufak bir demokratik hak ve hürriyetlerin karşısında arslanlar gibi kükrüyor! İşin vahametine bakın ki; 30 senedir devam edegelen bu kirli savaşın içeride ve dışarıda destekçileri, iş birlikçileri mevcuttu. Görünen o ki, hükümetimiz, terörün dış destekçilerini dize getirdi ancak içeridekiler, yandaş ve iş birlikçileri ile birlikte karşı koymaya devam etmektedirler. Kandan ve gözyaşından beslenen nadanlarla nereye kadar?..