Teröre karşı uyanış -II-

A -
A +

Dünyanın çeşitli bölgelerinde terörist eylemler sürdürülürken, başta ABD ve Avrupa'nın çeşitli ülkeleri, hadiseye çok çarpık baktılar ve; seneler senesi "Benim teröristim iyi, senin teröristin kötü" dediler. Bununla da yetinseler iyi; bu ülkelerin büyükçe bir kısmı terörist örgütlere kucak açtılar. Onların palazlanması için ellerinden ne geldiyse yaptılar. Akılları sıra böyle yapmakla, düşmanları zayıflatmak ve sindirmek için maşa kullanmakta olduklarını sandılar. Aynı silahın bir gün kendilerine de dönebileceğini hiç ama hiç düşünmediler. Kimlerin ve ne niyetle yaptıkları hâlâ belli olmayan mahut 11 Eylül'deki ABD'nin ikiz kulelerinin vurulmasıyla önce kendileri olmak üzere tüm dünya "golabal terör"ün önce şokunu yaşadı; ardından da herkes derin derin düşünmeye başladı. Dünyanın en süper gücü, bu şekilde vurulabiliyorsa, dünyada vurulamayacak ülke yok demekti. "Dinlerarası savaş" dediler! ABD yetkilileri o şokla abuk subuk laflar ettiler. Bu durumun dinlerarası savaş olduğunu söylemeye yeltendiler. Neyse ki, bu durum uzun sürmedi ve dünyamız, telafisi imkansız bir ayrışmanın eşiğinden döndü. Ama her hal ve şartta İslamiyet ve Müslümanlar karalanmaya devam edildi. Onca senenin şartlanmışlığı ile fütursuzca "İslami terör" terimi dillere pelesenk edildi. Bu arada terörden en çok çeken ülkelerin başında Türkiye gelmekteydi. Teröre 30 bin insanını veren Türkiye çeyrek asır boyunca, dünyanın en acımasız ve kanlı terör örgütüne karşı düşük yoğunluklu savaş vermekte idi. Dünya ülkeleri Türkiye'nin derdine ortak olmak şöyle dursun; karşı safta yer alarak, "sana gelen terörist iyi" deme cüret ve gafletini gösterdiler. Türkiye'miz onca ağır bedeller ödeyerek elde ettiği tecrübenin ışığında avazı çıktığı kadar bağırıp dünyayı uyandırmak istedi ama, bu haklı feryatlara hiç kimseler kulak asmadı. "Global terör" ne vakit Rusya'yı, İspanya'yı, İngiltere'yi, Mısır'ı ve Türkiye'yi aynı yöntemle vurunca; yavaş şavaş ayıkmaya başladılar! BM, ayrışmasının derinleşmesini önlemek amacıyla Türkiye, İtalya ve İspanya başbakanlarını "medeniyetlerarası uzlaşma" için görevlendirdi. Silah kendilerine çevrilince!.. Artık, bizim gibi onlar da terörün milliyetinin ve dininin olmadığını gördüler! Silah, kendilerine çevrilinceye kadar bu durumdan gafildiler. Terörle mücadele için ortak hareket etmenin gereğini ve herkesin, elini taşın altına koymasının lüzum ve ehemmiyetini anladılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.