Teröre karşı uyanış -III-

A -
A +

Türkiye'mizin teröre karşı verdiği mücadele malum. Teröristbaşının yakalanıp hapse atılmasından sonra durağan bir seyir izleyen terörist eylemleri; canlı bombalar ve uzaktan kumandalı mayınlar şekliyle yine hayatımıza girdi. Adalet Bakanlığına girmeye çalışan canlı bomba eylemcisini hatırlayın. Polis, teröristi öldürünce Ankara'da yürüyüş yapıldı. Mahut çevreler; "öldürülmemeliydi" diyerek emniyet güçlerini aşırı güç kullanmakla suçladılar. Demek ki, onca bedel ödeyerek edindiğimiz tecrübelere rağmen tam manasıyla akıllandığımızı iddia edemeyiz! Bakınız; İngiltere'de de terörist eylem oldu. Akabinde; orada da polis bir dizi tedbirler alarak uygulamaya koydu. Bunlardan bir tanesi, canlı bomba hedefinin kafasına kurşun sıkılarak öldürülmesidir. Polisimizi eleştiriyorlardı!.. Nitekim, aynı metot yanlışlıkla masum bir Brezilya asıllı kişiye uygulandı. Bomba eylemcisi diye kendisinden şüphelenilen bu şahıs, İngiliz polisi tarafından öldürüldü. Yanlışlık olduğu anlaşılınca da, kan bedelini verip özür dilediler ve olayı kapattılar. Yani kimseden ses, seda çıkmadı. Bizde ise; değil şüphelenilen şahsı, canlı bomba olduğu kesin olarak bilinen kişinin öldürülmesi hadise oldu ve eleştirildi! Neymiş efendim; kafasına değil de, belden aşağısına ateş edilmeliymiş! Yani bunlar demek istiyorlar ki; bırakın terörist eylemini icra etsin! Bombanın pimini çeksin ve onlarca masum insan parçalanarak ölsün! Bunların hiç önemi yok ama, yeter ki teröriste bir şey olmasın! Bizim bu denli yaklaşımımızı Avrupa ülkeleri de içlerine sindiremiyor ve onlar da Türk polisini ve emniyet güçlerini eleştiri oklarına hedef yapıyorlardı. Avrupalı; bu denli çifte standartlı ve ön yargılı bakıştan; kendi başlarına gelip de aynı metodu uygulamaya başladıktan sonra uyandı! Hâlâ uyanmayan ve eleştirilerine devam eden başkaca Avrupa ülkeleri yok değil. Ne yazık ki, Avrupalı ülkelerin birçoğu, bizdeki teröre farklı gözle bakıyorlar. Nedense, ağızları terör demeye varmıyor. Hâlâ, Danimarka'da bölücü terör örgütünün televizyonu yayın yapabilmekte ve İskandinav ülkeleri başta olmak üzere Avrupa'nın birçok ülkesinden aynı örgüt militanları himaye görmeye devam etmektedirler. Bu denli çifte standartlı yaklaşımla, dünyanın başına bela olan "global terör" ile nasıl mücadele edilecek ve bundan istenilen sonuç nasıl elde edilebilecektir? İş birliği şarttır!.. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın her zaman ifade ettiği gibi: "Terörün dini ve milliyeti olmaz. Terör, nerede, nasıl; kimleri hedef alacağı bilinmeyen bir fenomendir..." Bununla mücadelede müşterek karar, kesin bir irade ve iş birliği şarttır. Aksi halde, yalnız bizim değil bütün dünyanın başı çok daha ağrımaya devam eder...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.