Türk Silahlı Kuvvetleri teröristle anladığı dille konuşuyor! Teröristin tek anladığı lisan da budur. Tam çeyrek asırdır bu bölücü terörle mücadele etmekteyiz. Hatırlayınız, önceleri düşman küçük görüldü ve 3-5 eşkıya denilip geçilmek istendi. Sonradan işin vahameti ve boyutları anlaşıldı ama; iş işten geçmişti! Teröristin anladığı lisan bu; ancak terörün anlayacağı lisan bu olmasa gerektir. Öyle olsa idi; şimdiye kadar neticeye varılmış olmalıydı. Askerî harekât, terörle mücadelenin yalnızca bir şeklidir. Terörü ortadan kaldırmak için ise mutlaka siyasî ve ekonomik açılımlar yapılması şarttır... Çeşitli hükümetler dönemlerinde bu gaye ile başlatılan tüm çalışmalar belirli bir merhaleye ulaştırılamamıştır. Bunda da en önemli sebep yine terör örgütünün, bölgedeki iş yerlerine yönelik eylemleridir. Örgüt, bu işi özellikle yapmaktadır ki, bölge insanı işsiz ve umutsuz kalsın! Ancak, bu şekilde kendisine yandaş ve dağa çıkarmak için gönüllü bulabiliyor. 22 Temmuz'dan sonra... Terörist eylemlerinin 22 Temmuz genel seçimlerinden sonra tırmanışa geçmesinin yegane sebebi, bölge halkının AK Parti'ye göstermiş olduğu yoğun ilgidir. Terör örgütü, seçim sonuçlarına bakıp, ayaklarının altındaki halının çekilmekte olduğunu fark edince, kahpece eylemlerine yeniden hız verdi. Doğu ve Güneydoğumuzun çehresini değiştirecek olan DAP-GAP projeleridir. GAP'ın sulama kanallarının bitirilmesi ile 3.5 milyon kişiye iş imkânı doğacaktır. İşte terör örgütünün belini kıracak yegane proje budur. Bu projenin hayata geçirilebilmesi için AK Parti hükümeti yoğun bir gayretin içindedir. Bilindiği üzere; dünyanın bu en kanlı örgütü tek başına değildir. Özellikle Batı dünyasından -ki, bunların büyükçe bir kısmı bizim dost ve müttefikimizdir- büyük destek görmektedir. Bir kısım devletler, daha yeni yeni bu örgüte terörist sıfatını yakıştırabilmektedir! Elimizi çabuk tutalım!.. Dikkat edilirse; Türkiye'nin bu haklı ve meşru sınır ötesi harekâtlarına hiçbir devlet aleni olarak karşı çıkamamaktadır. Biz de elimizi çabuk tutup, en kısa sürede ölümcül darbeyi indirmeliyiz. Mehmetçiğin işi hiç de kolay değildir. Bir yandan coğrafi şartlarla boğuşurken, diğer yandan da ağır kış şartları ile mücadele etmektedir. Yalnızca sınırımıza 15-20 km'deki kuşakta yer alan bölgeler değil, sınırımızın takriben 100 km güneyindeki kamplar da vurulup, bütün bir Irak, terör örgütüne dar edilmelidir. Kuzey Irak'ta sınırımıza yakın bölge güvenlik şeridi olarak belirlenip, askerimizi orada kalıcı kılmalıyız. Düşünüyorum da bu örgütün hedefindeki ülke, Türkiye yerine İsrail olsa idi; şimdiye kadar bu örgütün esamesi kalır mıydı acaba? Bütün ülkeler de İsrail'in yanında ve destekçisi olarak onu teşvik eder, böylece bir örgütün köküne kibrit suyu sıkarlardı! Ama nedense, söz konusu olan ülke Türkiye olunca, değerlendirmeler farklılaşıyor. Şimdi de merakla bekliyorum; bakalım ne zaman "yeter" diyecekler?