Terörün hedefi

A -
A +

Düne kadar; dünyadaki terör mevzi olup; ne için yapıldığı, kime veya neye karşı yapıldığı, yani hedefi belli idi. Bugün ise; küreselleşen terörle birlikte, hemen her ülke bu denli terörün hedefi ve tehdidi altındadır. Nereden geleceği belli olmadığı gibi, nereyi vuracağı da bilinmemektedir. Milenyum çağı, yani 21. asır maalesef "terör çağı" diye anılacaktır. Zira gelişmeler ve tüm işaretler bunu göstermektedir. Artık, ne denli süper güç olursa olsun; dünyada hiçbir devlet kendisini emniyette hissetmemektedir. Herkes ve her devlet tedirgin bir hayat yaşamaktadır. Çünkü terör her yerdedir! Bütün bunlara sebep; yılanın başının küçükken ezilmemiş olmasından ileri gelmektedir. Daha açık ifadesiyle, "benim teröristim kötü, senin teröristin iyi" anlayışından kaynaklanmaktadır. Bunun da baş müsebbipleri Batılı ülkelerdir. İşte, geçenlerde Londra Belediye Başkanı acı acı itirafta bulundu: "Biz yaptıklarımızın bedelini ödüyoruz... Daha da ödeyeceğiz... Biz değil miyiz ki, bu teröristleri kendi ellerimizle kurup, yeşerten ve besleyen?.. O vakitler, bu terör örgütleri masum Müslüman kanı akıttıklarında görmezlikten geliyor, hatta onları, her bakımdan teşvik ediyorduk! Günün birinde bu silahın kendimize de doğrultulabileceğini hiç düşünmedik!.." Feryadımızı kimse duymuyordu! Ba'de harab-ül Basra!.. Bu saatten sonra, yani ateş bacayı sardıktan sonra bu feryatlar ve itiraflar ne ifade eder? Türkiye'miz dünyanın en acımasız terör örgütüne karşı, çeyrek asırdır mücadele verirken; bu Batılı ülkeler, görmezlikten gelmek bir yana; bu terör örgütünün hamisi kesilmişlerdi. Her türlü lojistik desteği sağlıyorlar; ülkelerine gelenleri mülteci kabul edip, kapılarını açıyor ve bağırlarına basıyorlardı. Ülkelerindeki faaliyetlerine müsaade ediyor, oralardaki Türk esnafı ve iş adamlarını haraca bağlamalarına göz yumuyorlardı! İşte bu; "Senin teröristin iyidir" yaklaşımı idi. O zamanlar Türkiye'nin feryatlarını kimse duymuyordu. Türkiye ise bir baştan öbür başa şehit cenazeleri defnetmekle meşguldü. Bu görüntüleri alıp, ülkelerindeki televizyonlarda kendi halkarına gösteren Batılı güçler; "... İşte bakın burası Türkiye! Orada kan gövdeyi götürmektedir. Asla can emniyeti yoktur. Turistik maksatla da olsa Türkiye'ye gitmeyiniz!" demekteydiler. Avrupa'nın hâlâ birçok ülkesi uyanabilmiş değildir. Türkiye'ye kinle bakan bu ülkeler, terörist örgüte sempati duymaya devam etmektedirler. Nitekim daha önceleri Londra ve Brüksel'den yayın yapan örgütün televizyonu onca gayretlerden sonra susturulabilmiş; ancak yer değiştirmek suretiyle bugün Danimarka'dan aynı yayınları yapabilmektedir. Dünyamız ne günlere kaldı! Bu AB ülkeleri değil mi seneler senesi mahut örgütü terörist diye nitelemedi? Neden sonra, kerhen de olsa terörist diye tanımlamalarına karşın, asla onunla gerekli mücadeleye girişmiyorlar, ülkelerindeki faaliyetlerine göz yummaya devam ediyorlar. Bunların her birinin akıllanabilmesi için, terörün her birini ayrı ayrı vurması mı gerekiyor? Yazık! Binlerce yazık!.. Dünyamız ne günlere kaldı! Terörün üstesinden gelmek mümkün mü? Terörle mücadele nasıl yapılmalıdır? Bazılarının iddia ettikleri gibi terörün dini, milliyeti olabilir mi? Bütün bu konuları yarınki makalemizde ele alacağız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.