Toplum 30 sene öncesine götürüldü

A -
A +

Açıklanan son rakamlara göre, bu ülkede yoksulluk sınırı; 650 milyon lira. Açlık sınırı ise, 223 milyon liradır. Asgari ücretlinin eline 102 milyon liranın, emeklinin eline 150 milyon liranın geçebildiği bu ülkede, sebep olunun ekonomik krizlerden sonra; çalışabilir, eli iş tutan nüfusun 15 milyonu işsiz yani beş parasızdır. Açlık sınırına gelmiş, her kesimden vatandaşın yürüyüşünden rahatsız olan politikacılarımız var. Bu yürüyüşlerin sonu nereye varır diye dert yanıyorlar; sebep oldukları bu yüzkarası tablo dolayısıyla, kendilerine kızacaklarına, millete kızıp, serzenişte bulunuyorlar! Bu da bize özgü politikacı tipi işte! Yahu! Aç adam yürümesin de ne yapsın? Demokratik sistemde en masumane hakkını kullanıyor; bir tarafları yakıp yıkmıyor, taşkınlık yapmıyor, bir yerlere saldırmıyor. Ne yaptınız; bu memleketi ne hale soktunuz diye de mi sormasın; açız diye de mi bağırmasın? Ülkedeki iktidarın hali ortada; alternatifsizliği ile övünüyor! Dolayısıyla etkili bir muhalefet de yok. Nasıl olsun ki, Ana Muhalefet Partisi, Anayasa Mahkemesinde uzayıp giden muhakemesi yüzünden kendi canının derdine düşmüş! Zaten, şimdinin muhalefet partileri, 28 Şubat 1997 tarihinde, adına post modern darbe denen yöntemle alaşağı edilmişliğin ezikliğini ve itilmişliğini yaşıyorlar! Millet, iktidardan beklediğini bulmak şöyle dursun; 30 sene geriye götürülmenin şokunu yaşamakta. Elinden tutan, derdine çare olan ne iktidar var ortada, ne muhalefet.. Evine ekmek götüremeyen, hasta olan çocuğunu doktora götüremeyen, çocuğunun okul taksidini ödeyemeyen, okul servis ücretini veremeyen, banka kredi kartını, çekini, senedini ödeyemeyen milletin ne yapmasını bekliyorsunuz? Bitmek bilmeyen zamlarla ve ölçü ve endazesi olmayan vergilerle milleti deli divaneye çevirdiniz! Yetmedi; hâlâ yeni paketlerden dem vuruyorsunuz! Bırakınız millet yürüsün; bağırsın, çağırsın, içini döksün! Milletin ümidi olan Parlamento, üç siyasi parti liderinin iki dudağı arasında kalmış vaziyette! Millet, vekil olarak seçip parlamentoya gönderdiği vekillerinden, bu siyasi parti liderleri yüzünden kopmuş halde. Vekil, vekili olduğu millete dönük iş yapamıyor! Liderinin gözlerine bakıyor; o ne istiyorsa o yönde hareket ediyor! Geçen gün, iktidarın milletvekillerinden bir tanesi (ANAP Balıkesir Milletvekili, Agah Oktay Güner) televizyonda dert yanıyordu. Bu sistemle, milletvekili, milletin vekili olmaktan çıkıyor, parti liderinin kurşun askeri oluyor diyor ve ekliyordu: 'Şimdi bizden, alelacele 15 kanunun çıkmasını istiyorlar. Üstelik, bu istek; sayın Kemal Derviş ABD'de iken geldi. Bu 15 kanunun sadece iki tanesi ekonomi ile ilgili. Diğerleri, tamamen başka konuları içeriyor. Şahsen ben, bu şeker kanununu ne için çıkardığımızı bilmiyorum! Benim gibi diğer milletvekilleri de bilmiyor! Genel başkanlarımız öyle istedi diye kanun çıkarıyoruz!' Yürüyen millet, gerçek vekillerini arıyor; neden anlamak istemiyorsunuz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.