Toplum, çeşitli kesimleriyle S.O.S. veriyor! Gırtlağına kadar borca batmış, akşamleyin çoluk çocuğuna bir lokma ekmek götürmekten aciz ve kaybedeceği bir şeyi kalmamış geniş halk yığınlarının patlaması, ufak bir kıvılcıma bakar! Çok şükür milletimizin engin bir sağduyusu vardır. Tevekkül sahibi olup sabırlıdır. Ama; unutmamak lazımdır ki, her şeyin bir haddi hududu vardır. Ne yapıp edip, milleti çaresiz koymamak ve sabrını taşırmamak lazım. Çünkü; bu mazlum milletin sabrı taştığında, nerede ve nasıl duracağı belli olmaz! Hükümetin tatbik mevkiine koyduğu ekonomik programın başarı şansı, toplumun bütün kesimlerinin onu sahiplenmesine ve arkasında yer almasına bağlıdır. Hükümet de bu durumu biliyor ve öyle olmasını istiyor. IMF de verdiği paraların boşa gitmemesi ve programlarının başarısı için toplumsal mutabakat arıyor. Ve, her zaman bu durumu dillendirip hükümeti ikaz ediyor. Oysa, son 20 senedir millete, hep böylesine programlar dayatılıp fedakarlık istendi. Millet, ister istemez bunların hepsine katlandı. Ama, hepsinin sonucunda; yapmış olduğu onca fedakarlıkların hiçbir şeye yaramadığını acı acı gördü. Şimdi; bu kriz ortamında, insanların açlığa mahkum edildiği bir demde ve üstelik, kendisini defalarca aldatılmış hisseden bu millet, her biri ayrı telden çalan ve çaldıkça piyasaları allak bulan eden bu hükümete nasıl güvensin? Evvel emirde programın arkasında bir siyasi irade, bir siyası mutabakat görmüyor ki!.. Hükümet partilerinin, programın arkasındayız deyişleri bir şey ifade etmiyor; zira çıkardıkları çatlar sesler ve sebep oldukları krizler ortada! Millet, yaşayarak çekmekte olduğu ıstıraplara mı inansın, siyasetçilerin nutuklarına mı? Hükümet de bu güvensizliğini biliyor ki, koalisyona 4. bir ortak bulup getirdi ve; bize olmasa da Kemal Derviş'e ve onun ortaya koyduğu programa güvenin demeye getiriyor! Kemal Derviş, iyi niyetle varını yoğunu ortaya koyup bir şeyler yapmaya çalışırken, hükümet ortakları ve kabine üyeleri, olur olmaz konularda, zamansız ve yersiz çıkışlar yaparak, her şeyi altüst ediyor ve bindikleri dalı kesiyorlar! Kendilerinin sebep oldukları güvensizlik ortamlarını görmüyormuş gibi, bir de milletten kendilerine ve programlana güven bekliyorlar! İki seneyi aşkın bir zamandır, bu güven ortamının temin edilemediği apaçık ortada iken; hükümetin yerinde ve yanlışlarında ısrar etmesi, Türkiye'ye ve Türk insanına vakit kaybettirmekten öte bir mana ifade etmeyecektir. Toplumsal mutabakatın yegane çaresi erken genel seçimdir. Sayın Başbakan; erken genel seçimin konuşulması bile yersizdir ve piyasaları olumsuz yönde etkiler diyor! Demek ki, piyasaların ne denli etkilenmiş olduğunu; fabrikaların ve işletmelerin kapılarına kilit vurduklarını, milyonlarca insanın işsiz ve aşsız sokağa itildiğini bilmiyor. Veya biliyor da bilmezlikten geliyor! Genelkurmay Başkanlığı'nın son açıklamasındaki tespitlerden dolayı kaygılanacağına, ne demek istediklerine kulak verse ve etrafındaki dalkavuk çemberini yırtıp, milletin içine girse gerçeği bütün çıplaklığı ile görecek ama!.. Ve; yine sayın Başbakan, hükümetteki her çatlak sesin, piyasalara en az bir erken genel seçim masrafı kadar yansıdığını bir görebilse ve bir bilebilse!..