Epeyce zamandan beri; özellikle medyamızın büyükçe bir kısmı, bir yerlerden talimat almışçasına yapmakta olduğu yayınlarla toplumu geriyor. Sistemli bir şekilde her geçen gün; gerilimin şiddetini artırarak bu çeşit yayınlarla millet ürkütülmeye ve korkutulmaya çalışılıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan'ı çok yakından izliyoruz. Başbakanlığı süresince bir gün olsun istirahat etmedi. Gecesini gündüzüne katarak, bu milletin kalkınması için çırpınıp durdu. El-an da durmakta... Ama, görüyorsunuz sevgili okuyucularım; Başbakan'ın onca çabasıyla, milleti adına doldurmuş olduğu bir bakraç sütü, birileri geldi bir çırpıda döküverdi! Kim ne derse desin. Bunca antidemokratik gelişmelerden sonra, ister istemez hükümetin ve dolayısıyla Başbakan'ın eli zayıflamıştır. Bu zayıflıkla (güçsüzlükle), başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Paris'e gittik. Sözde İzmir'i 2015 yılında EXPO için aday yapacaktık. Bilmem kaçıncı kez bu payeyi almış olan İtalya'nın Milano kentini yeniden seçtiler. Üstelik, bunun açıklamasını yaparken bizimle âdeta alay ettiler! Önce İzmir kazandı diye ilan edildi; ardından sistemde bir arıza oldu, doğrusu 21 oy farkla Milano kazandı denildi! Biz de avucumuzu yalayarak geri geldik. En az (20) milyar dolar kaybettik. Geldik ki, toplumu biraz daha gerelim ve birbirimizin gırtlağına daha iyi sarılalım(!) Sahi, size soruyorum sevgili okuyucularım; bizim kendimizin kendimize ettiğimizi, hangi dış güç bize yapabilir? Şu piyasaların haline bakın! Şu, ülkeden çıkan, çıkmakta olan ve çıkacak yabancı sermayeye bakın! Akşamdan sabaha, neredeyse yüzde 50 zamlanan ürünlere bakın! Çocuklarımıza nasıl bir ülke bırakıyoruz? Yazık!