"Toprak, uğrunda ölen varsa..."

A -
A +

"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır!" Ülke olarak çok nazik bir ortamdan geçmekteyiz. Gün, her türlü politik mülahazadan ayrı olarak bir ve birlik olma günüdür. Dünyanın en vahşi ve eli en kanlı örgütünün yaptıkları ve yapmak istedikleri cümle âlemin malumudur. Dolayısıyla; devlet olarak, sınır ötesi harekât düzenlemek bize anamızın ak sütü gibi helaldir. Zaten bu durum BM kararlarında da mevcuttur. Zamanlama konusunda; hükümete "geç kaldınız" deyip eleştirenler oldu. Halbuki hükümetimiz, hava harekâtına girişmezden önce de; "davul-zurna çalarak harekât yapılmaz!" diyor ve aynı zamanda da bütün dünya üzerinde çok kesif bir diplomasi faaliyeti yürütüyordu. Hükümet, bu çalışmalarına aralıksız devam etti. Böylece ilk defa; Türkiye'mizin yapmış olduğu sınır ötesi harekât, başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere, dünya ülkelerinin kahir ekseriyetinin desteğini almış oldu. Hiç kimse beklemiyordu!.. Hükümet, bu önemli adımları atarken yalnız hareket etmedi. Başbakan'ın ABD seyahatlerinde, Genelkurmay 2. Başkanı da resmi heyette yer almıştı. Devletin zirvesi ortak akılla hareket ederek bu önemli kararı aldı. İşin uzmanları ile yaptığımız değerlendirmelerde, kara harekâtının zamanlamasında tam isabet olduğunu kaydediyorlar. Biraz daha geç kalınması halinde; teröristler bölgeyi tamamen terk etmiş olacaklardı ki, bu da harekâtı hedefinden saptırıcı bir unsur olurdu. Kara harekâtının bu çetin kış şartlarında olmasını doğrusu hiç kimse beklemiyordu. Ayrıca, kara harekâtını hiç beklemeyenler de vardı. Onlar, hava harekâtını da yersiz ve yetersiz görerek; "dün olduğu gibi bugün de dağı taşı bombalayıp geliyorlar!" diyerek işi hafife alıyorlardı. Ama, kazın ayağının öyle olmadığını gördüler! ABD ve İsrailli yetkililerle yapılan görüşmelerde çok önemli istihbarat bilgilerine ulaşıldı. Bu bilgilerle, en son teknolojik araçlarla takviye edilip değerlendirme sonucunda böyle bir karar alındı. ABD, dost ve müttefikliğini gösterdi. Elbette bu duruma, Türkiye'mizin kararlı tutumu sebep olmuştur. Çünkü aynı ABD'nin şimdiye kadar, değil bize yardımcı olmasına; tam tersine terör örgütü lehine faaliyetlerde bulunduğunu biliyorduk! Kara harekâtıyla birlikte, "kınalı kuzularımızın" cenazeleri de; milletçe içimizi burkarak sökün etti. Çeşitli vilayetlerimizde ma'şeri kalabalıklarla şehidlerimizi defnediyoruz. Bayram yeri gibi... Bu dönemde 1988 doğumlu çocuklarımızın askere alınma merasimlerine şahit olmaktayız. Otobüs terminalleri bayram yeri gibi; iğne atsanız yere düşmez... 7'sinden 77'sine kadar herkeste görülmedik sevinç ve heyecan..."Ana kuzularını" askere uğurluyorlar: En büyük heyecan ve sevinç ise, bizzat "ana kuzularında"... Şehadet için can atıyorlar! Dün, Çanakkale'de dedeleri nasılsa, bugün de torunları aynı.. Bize de söylenecek tek şey kalıyor: "Ey şehid oğlu şehid! İsteme benden makber! Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.