Tükürün!..

A -
A +
Bugün; tüm İslam âleminin hâli, başsız bir insan gövdesinin; kan revan içinde çırpınmasını yansıtmaktadır. Son, canhıraş örneğini; Mısır'da hortlatılan vesayet rejiminde görmekteyiz.
Türkiye olarak bizim 1946'da gördüklerimizi, Mısırlılar bugün (2013) görüyor!
Dışarının zorlaması ile, İnönü, çok partili hayata geçmek zorunda kaldı. Ama, öyle bir kanun çıkararak seçime gitti ki; duyan şeytanları bile çatlattı: 'Açık oy, gizli tasnif!' Buna rağmen millet; 'korkunun ecele faydası yok' diyerek sandığa gitti ve İnönü'nün memurlarının gözlerinin içine baka baka oylarını 'açık'tan verdi. 'Gizli tasnif'lerde yapılan toplamlar bile CHP'yi, iktidardan alaşağı ediyordu. İmdatlarına; sandıkları yakmak, denize atmak ve parçalayıp yok etmek (!) yetişti! Öyle yapıp kurtuldular! Ve; 1946-1950 arasında; milletin vermediği koltuğa; zorbalıkla, binbir çeşit hile ve desise ile oturdular.
Mısır da çok uzun süreli 'diktatörlük' döneminden sonra (Abdunnasır-E.Sedat-Mübarek); Arap Baharı ile birlikte demokrasiyle tanıştı. Vesayet'in tüm oyunlarına rağmen; İhvan'ın temsilcisi Mursi, yüzde 53 oy alarak Cumhurbaşkanı seçildi. Mısır derin devleti, dışarıdaki ağa-babaları ile el ele vererek, Mursi'ye adım attırmadılar. Bizde olduğu gibi orada da vesayet'in yegane temsilcisi ordu idi. Bizden fazla olarak; oradaki ordu, ekonomiyi de elinde bulunduruyordu! Vesayet anlayışı, başta yargı olmak üzere tüm bürokrasiyi de kendine göre şekillendirip dizayn etmişti.
Güdümlü yargı (Mısır Anayasa Mahkemesi) önce alt ve üst seçilmiş meclisleri feshetti ve Mursi'yi de tek başına bıraktı. Parlamentosu feshedilen Mursi, danışmanlardan bir kurul oluşturdu; onu da lağvettiler. Tek başına kalan Başkan; en ufak bir icraata giriştiğinde de; 'diktatör' damgasını vurdular!
Demokrasiye bayılan Batıya ve başta ABD'ye bakın ki; demokrasi için çırpınan Mısır'a bir kuruş bile yardımda bulunmadılar. Daha da vahimi; seçimle gelen Cumhurbaşkanının, zorla indirilip hapse atılmasına seyirci kaldılar! Afedersiniz; seyirci kalırlar mı; mahut zorbaları önce teşvik ettiler, ardından desteklediler ve iş bittikten sonra seyirci kalmayı yeğlediler!
Ta İttihat Terakki'den beri, biz, bu yüzle boğuştuğumuz için, Mısır'da olup bitenlere ve içimizdeki onların yandaş ve yardakçılarına hiç mi hiç hayret etmedik. Ne seçimle ve sandıkla iktidara gelme ümidi kalmamış muhalif parti vekilinin; 'darbeyi desteklemeliyiz' beyanına ve ne de şeytana satılmış ruhlara sahip; sözüm ona kalem erbabının; 'Tahrir'i, 'Taksim' algısına hiç hayret etmedik.
Mısır'dakiler ilk kez olduğu için, onlara tükürebilirsiniz; bizimkiler ise, her on yılda bir yapmayı ihtiyat edindiklerinden; tükürüldükçe, 'şükür' deyip pişkinliğe vereceklerinden değmez!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.