Yazımızın başında peşinen ifade edelim ki, Türkiye'mizde siyaset gerçekten zordur. Hele de bu siyasetçi, hasbelkader iktidara gelmiş ve millete hizmet ediyorsa; bu hizmetlerinin bedelini ödemeye hazır olmalıdır! Fazla uzaklara gidip tarihin derinliklerinde gezinmeye gerek kalmadan; demokrasi dönemimizden örnekler verelim: İşte merhum Adnan Menderes; Milletine hizmetinin bedelini canıyla ödedi! Milletine hizmetle çırpınan merhum Turgut Özal'ın ise, akıbeti meçhul! Bakınız; günümüzde, Türkiye'miz AK Parti iktidarını yaşıyor. O AK Parti ki, Türkiye'mizin güneydoğusunda, mahut partinin dışında sadece bu parti var. Mahut parti ise, kendisini Anayasa Mahkemesi'ne kapattırmak için elinden geleni yapıyor! Çünkü bu partinin kapatılması bölücü örgütün işine geliyor. AK Parti iktidarının bölgede gerçekleştirdiği kalkınma hamleleri ile, bölge halkı için sağlamış olduğu ve sağlamakta olduğu demokratik hak ve hürriyetler, bölücü örgütü çılgına çeviriyor! Zira bu gidişle bölücü örgütün istismar edebileceği kozu kalmayacak! Oysa, bugüne kadar, bu denli konuları istismar edip bir maden gibi işleyerek kendisine yandaş temin etti. Son zamanlarda terörün artmasının ve hedefe AK Parti temsilci ve temsilciliklerini koymalarının temelinde bu anlayış vardır! AK Parti'nin bu milletin çimentosu olduğunu göremeyen bazı zavallılar; güneydoğu halkına; 'Oyunuzu sakın AK Parti'ye vermeyin. Buna vereceğinize mahut partiye verin daha iyi!' demektedirler! Bu nadanlar, bölücülerin ekmeğine yağ sürdüklerinin farkında bile değiller. Bu durum, benden sonrası tufan, idraksizliğinin ta kendisidir. Birazcık iz'an sahibi olanlar, bölge halkının legal olan AK Parti'ye oy vermesini ve dolayısıyla Ankara'ya entegrasyonunu görebiliyorlar. Bir an için, bölgede AK Parti'nin olmadığını düşünün; bölge kime veya kimlere terk edilmiş olur, bunun farkındalar mı acaba?!.