Türk Devleti güçlü olmak zorundadır

A -
A +

Türkiye'miz her zamankinden daha fazla kuşatma altındadır. Buna, bilerek veya bilmeyerek, gaflet içinde olan siyasilerimiz sebep olmuştur. O siyasiler ki, kendi beceriksiz yönetimleri yüzünden ülkeye kriz üstüne krizler yaşatarak; bu genç, dinamik ve her türlü hamleye hazır milleti zafiyet içine sokmuşlardır. Ve, bugün topyekun millet mecalsiz, bezgin, yılgın ve umutsuz haldedir. Türk'lüğün ebedi düşmanları, bugünü sabırsızlıkla bekliyorlardı! Türk milletini kuvvet ve kudretten düşürmek, onu kendi içinde parçalamak ve -Allah saklasın- kardeş kavgasına sokmak için, bir dizi dosya hazırlamışlar ve günü geldiğinde, bunları raflardan indirerek tatbik mevkiine koymuşlardır. Güç ekonomidir. Dünya üzerindeki en güçlü demokrasiler, en güçlü ekonomilere sahipler. Diğer bir deyişle; demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için, sağlıklı, güçlü ve dinamik bir ekonomik yapıya ihtiyaçları vardır. IMF'ye teslim edilen ve üst üste iki krizle sonuçlanan ekonomimizin hali ortada! Bir gecede perişan edilen milletin, paranın ve piyasaların hali de ortada! Geldiğimiz noktada tek çıkış yolumuz, yine IMF'nin ve Dünya Bankası'nın hakkımızda vereceği ve alacağı kararlara bağlı! Onların, hangi amaçla olduğu belli olmayan verecekleri dış kredilere bağlı! Ekonomimizi teslim ettiğimiz Kemal Derviş, açık seçik beyan ediyor; dışarıdan gelecek kredi miktarı bilinmeden para politikamızı belirleyemeyiz! En hafifinden gaflet içindeki siyasilerimiz yüzünden, ülkenin kaynakları çarçur edilerek, geleceğimize ipotek koydurulmuş; ülke öylesine iç ve dış borç batağına sokulmuş ki, bütün gelirimizin yüzde 95'i, sadece bu borçların faizine ancak yetmektedir. Böylesine batağa saplanmış bir ekonomi ile mi, bölgemizde istikrar unsuru olacağız? Bu yumuşak karınla, hangi dış meselemizi lehimize çevirtip halledebiliriz? Böylesine zayıf ve tutarsız ekonomilere kimler güvenip de sermaye yatırımı yapar? Öyle ki, bu güveni içte kaybettik ve kendi insanımıza bile güven telkin edemiyoruz? İçerideki bu halimizle dışarıdakilere ne anlatabiliriz? İşte; 'Tahkim'i çıkardık da ne oldu? Ülkeye, herhangi bir yabancı sermaye mi geldi? Bakınız; şimdi, en zayıf anımızı gözlediler ve üstümüze üstümüze geliyorlar. Türkiye'nin tabii kaynaklarına ve rezervlerine yok pahasına fiyat biçerek, elimizden almak istiyorlar! Kıbrıs'ı verin diyorlar! Kuzey Irak'taki Kürt devletini tanımamızı istiyorlar!. Dostlar alış verişte görsün kabilinden iş adamlarını tutukladık, bazı bürokratları da; bir kısım bürokratı da, günah keçisi addederek görevden uzaklaştırdık. Esas faili unuttuk! Siyasetçi nerede? Esas hesap sorulması gerekenler, bürokrasiye emri verenler ve iş adamları ile işbirliğine gidip, ülkenin kaynaklarını hortumlayanlar; işin başındakiler, yani siyasiler nerede? Bütün bir ülkeyi yangın yerine çeviren ve topyekun milletimizi fukaralığa ve perişanlığa iten, anlı şanlı yöneticilerimiz nerede?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.