Türk gibi başlamak..

A -
A +

Akdenizlilik iliklerimize kadar işlemiş.. Milletimizin bu sıcak kanlı hali; olmaması gereken şekliyle, maalesef devlet hayatımıza da yansımış bulunmaktadır. Özellikle dış politikada devletlerarası dostluktan bahsedilirken; bu dostluğun temelinde karşılıklı çıkar ve menfaatler esas alınır. Türkiye olarak uluslararası arenada; dostlukta ve düşmanlıkta kantarın topuzunu kaçırdık! 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyet Rusya, Türkiye'den Kars ve Ardahan'ı isteyince; apar topar ABD'nin kapısını çaldık ve kendimizi NATO'nun içine attık. Buna mecburduk; çünkü Sovyetler'e karşı kendimizi ancak NATO şemsiyesi ile koruyabilirdik. Ülkemiz topraklarında ABD'ye askeri üsler vererek, Sovyetlerin sıcak denizlere inmesi ve Türkiye üzerindeki kötü emelleri engellenmiş oldu. Başta Sovyetler olmak üzere bütün komşu ülkelerimizle tam bir 'tecrit' politikası sürdürüldü. 'Tecrit' politikası ile sürdürülen bu soğuk savaşın kazananı olmadı. Sovyetler'in parçalanmasından sonra ortaya çıkan Orta-Asya Türk Cumhuriyetleri'ni derhal tanıdık ve 70 yıllık hasreti dindirmek için kolları sıvadık. Artık, önümüze yeni bir ufuk açılmıştı. 'Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar' olan bu geniş ve zengin coğrafya, Ağabey konumundaki Türkiye'ye göz kırpıyordu! Başta Azerbaycan olmak üzere, Orta-Asya Türk Cumhuriyetleri ile, hemen her sahada sıkı bir işbirliğine giriştik. Başlangıç Türk'e özgü oldu; sıcak ve heyecanlı.. Merhum Özal'ın sağlığında başlayan bu sıcak ilişkiler, onun vefatından sonra, Süleyman Demirel döneminde de kısmen devam etti. Yüzlerce Türk müteşebbisi oralara giderek iş yerleri açtılar; büyük ihalelere imza attılar. Rusya'dan kopup ayrılan bu genç Türk Cumhuriyetleri, güvenlik açısından bile kendi ayakları üzerinde durabilmekten uzaktı. Her bakımdan bizim ağabeyliğimize, yol göstericiliğimize muhtaçtılar. Akılsız politikalar; sorumlu, sorumsuz kişilerin attığı yanlış adımlar; bu dost ve kardeş ülkelerden bizi, giderek uzaklaştırdı! Bugün yabancılaşan 'Türk Dünyası'nın bu dost ve kardeş ülkeleri, birbirlerine 'vize' uygulamaktadırlar! Bir kısmı ise, 'vize' dahi vermemektedir! Beceriksiz politikalar yüzünden; dost ve kardeş Türk Cumhuriyetleri'nin üretmiş oldukları doğal gazı, 5 misli para ödeyerek Rusya marifetiyle almak zorunda kaldık! Neden? Çünkü, o doğal gazın geçeceği güzergah 'güvenli' değil! Eğer, Azerbaycan devlet başkanı Aliyev'in şahsi gayretleri olmasa idi; Bakü-Ceyhan boru hattında da avucumuzu yalayacaktık! En son olarak; daha Tayyip Erdoğan Başbakan değilken; AK Parti Genel başkanı sıfatıyla, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan'a ziyarette bulunmuştu. Bu başkentlerde, Tayyip Erdoğan'a gösterilen yakın ilgiliyi ve; bir an evvel Başbakanlık koltuğuna oturup, karşılıklı münasebetleri istenilen seviyeleri çıkarması için gayret sarfetmesini sabırsızlıkla beklediklerini gördük. Türk dünyası; kendi içinden ve Türkiye'miz açısından, el-an tam bir terkedilmişliği ve sahipsizliği yaşıyor! Oysa; bütün dünyanın geleceğini şekillendirecek yer altı ve yer üstü zenginlikleri bu bölgededir ve bizim dışımızdaki bütün ülkeler oralarda fink atmaktadır! 15 Ekim'de seçimlerin yapılacağı can Azerbaycan'ın tecrübeli devlet Başkanı Aliyev; Tayyip Erdoğan'a, başbakan olması halinde ilk ziyaret etmesi gereken ülkenin kardeş Azerbaycan olduğunu ve kendisini sabırsızlıkla beklediğini ifade etmişti. Aliyev gibi bütün 'Türk Dünyası'; nazım rol oynayacak 'Ağabeyi', her zamankinden daha fazla arıyor ve bekliyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.