Dünyanın tüm demokrasilerinde iktidarlar, halkların refahı için çalışırlar. Az ya da çok hizmetlerini gerçekleştirip, yeniden milletin terazisine çıkarlar. Bu tabii durum, normal demokrasilerin gereğidir. Bizde ise, demokrasiye geçtiğimizi iddia ve ilan ettiğimiz 1946 seçimlerinden itibaren; devlet ve millet hayatımızda sürekli anormallikleri yaşadığımızdan; bahse konu terazinin topuzu hep kaçmıştır!
Sebebi gayet açıktı: Asla, milletin seçtikleri iktidara gelmemeliydi! Bir yandan; milletin önüne sandığı koyup, diğer yandan onun iktidarı nasıl engellenecekti? Dünyaya rezil-rüsva olma pahasına; bunun formülünü 1946 seçimlerinde şu kanunla buldular: 'Açık oy, gizli tasnif!' Millete oy verdirmeyerek ve verenlerin de oylarını saymayarak; milletin iktidarını engellediler. Hırsızlık oyları ile CHP'yi iktidar yaptılar.
Demokrasi tarihimiz boyunca, dikkat ediniz; millete karşı olarak ne yapılıyorsa CHP için yapılıyordur! Bu yüzden CHP, salt anlamda yalnızca bir siyasi parti de değildir. Kâh rejimdir, kâh askerî ve sivil bürokrasidir, kâh Cumhurbaşkanlığı makamıdır, kâh vesayet anayasalarıdır veya kâh anayasal kurum ve kuruluşlardır.
Nitekim; milletin iktidarını alaşağı eden 60 darbesi; gedikli İnönü ile onun CHP'sini iktidara taşımıştır. Ara rejimlerin partilerüstü (!) hükümetlerine bakın, hepsi CHP kökenlidir. Amaç, hep aynıdır: Devleti, CHP'nin elinden çıkarmamak!..
CHP dışında iktidara hangi parti ve lider gelirse gelsin; rejim karşıtıdır, cumhuriyet düşmanıdır, şeriatçıdır, bölücüdür, despottur!
Devleti CHP'nin elinden çıkarmamak adına, iktidarları alaşağı ettik ve en hafif tabiri ile onların ellerini kollarını bağladık da, ne mi oldu? Hayatımıza kasteden devasa sorunlarımızdan hiçbirisini çözemediğimiz gibi hepsini halının altına süpürdük.
Neticede; 2000'li yıllara geldiğimizde, maddede ve manada bitip duvara tosladık!
Milletimiz, engin sağduyusu ile; zifiri karanlığın içinden Tayyip Erdoğan'ı ve onun AK Partisi'ni çekip iktidara taşımasaydı; daha uzun yıllar darbecilik oynardık!
İlk defa bir siyasi iktidar, vesayeti sona erdirecek önlemleri hayata geçirdi ve özellikle de 2010 referandumu ile demokrasimiz derin bir 'oh!' çekti! Böylece; her türlü raydan çıkan devlet, demokrasi rayına oturtuldu!
Yazar Yağmur Atsız dostumuzun ifadesiyle: "Peki, Türkiye bir uçak gibi havalandı mı?
Bana kalırsa start pistinde gitgide hızlanarak ilerliyor ama tekerlekler henüz yerden kesilmedi.
Birkaç 'saniye' daha sabır!"