Yöneticilerimiz ne kadar övünseler az; allem ettiler kallem ettiler Türk ekonomisini dibe vurmaya muvaffak oldular! Dünyada örnekleri bulunmayan siyasetçilerimiz marifetiyle, denizler içilerek (hortumlanarak) tüketildi. Ve, tabii deniz bitti. Kendilerinin gidecek yüzleri kalmadı ki, ABD'den ithal ettikleri sayın Kemal Derviş'in aracılığı ile, dışarıda kapı kapı dolaşarak borç para arıyorlar! Zavallı Kemal Derviş; ne büyük sıkıntının içine düştüğünü yeni yeni anlıyor! Borç para isterken, önce; şimdiye kadar verdiklerini bizdeki siyasi yapılanma ve siyasetçi eliyle nasıl çarçur edildiğini, sıkılarak anlatıyor. Bundan böyle; kamu bankalarını siyasetçi tasallutundan kurtarıp, alacağımız yeni borçları adam gibi kullanacağımızı söylüyor! Bunun için de, Parlamentoda gerekli kanuni düzenlemelerin, vakit kaybetmeden yapılacağını sözlerine ilave ediyor! Yani, anlayacağımız; bir başbakan gibi konuşuyor! Yöneticilerimiz, millete kemer sıktırarak enflasyonla mücadele edeceklerini vadetmişlerdi. Millet kemer sıkarken, kendileri kamu bankalarını hortumlayarak, çekilen onca sıkıntıyı boşa çıkardılar! Büyük bir pişkinlikle milletin huzuruna çıkıp; bütün yaptıklarımız tutmadı; 'sil baştan!' demek cüretini gösterdiler! Zira, görülmedik bir krizle, duvara toslamışlardı. İstifa etmek faziletini gösteremedikleri gibi, içlerinden yalnızca MHP kanadı; bu iş, siyasi sorumluluk gerektirir ve bunun sorumlusu biziz diyebildi. ANAP'ın lideri ise, parti grubunda yaptığı konuşmadan sonra, milletin huzuruna çıkamadı ve bir sözcüsü marifetiyle suçu, iktidar ortağı DSP'ye yükleme pişkinliğini gösterdi! İktidarın DSP kanadı da, suçu önce, IMF'nin üzerine atmak istedi; tutmayınca, ABD'den adam ithal etmeği yeğledi! Sanki, IMF ile anlaşmayı onlar yapmamıştı! Sayelerinde, Mr. Cottarelli, neredeyse ekonomiden sorumlu bakan gibi çalışıyordu! Siz, millete 'sil baştan' dersiniz de, elin oğlu demez mi? El açtığınız IMF, yeni anlaşma gereği, yeni şartlar belirlemek için, size 'sil baştan' diyor! Bu durum ise, milletimiz için, yeni felaketlerin, darlığın, sıkıntının artarak devam etmesi demek!.. Her şeyden önemlisi; önce, çıkarmayı vadettiğiniz kanunları bir görelim diyorlar! İçeride vurduğunuz havayı dışarıda vuramazsınız diyorlar! İktidarlar icra ve yapılan icraatın verildiği yerdir. Mazeret, kılıf arama yeri değildir. Mazerete iltifat eden, gafletten kurtulamaz. Sizinki gafletten de öte!.. Bu memlekette iktidar bunun için olunuyor demek! Milletin başına geçmenin manası, milleti ezmek, ona hayatı zehir etmek ve dünyaya geldiğine pişman etmekmiş! Millet sizi seçtiğine göre, yaptıklarınıza çaresiz katlanacak; katlanıyor da zaten! Ama; er ya da geç bu milletin önüne geleceğinizi unutmayın! Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar üçüncüsünde yakayı ele verir! Sıçrayın sıçrayabildiğiniz kadar; millet, yakayı ele geçirince ne yapacağını bilir elbet! Dibe vurdurduğunuz Türkiye'nin dibinde kalmak da var! Hem de bir daha çıkmamak üzere! Evet; bu milletin sabrı engindir ama, taşınca da ne olacağını siz hesap edin!