Türkiye gerçeğine kavuştu

A -
A +

Türkiye'miz demokrasi ile olabildiği kadarıyla 1950 seçimlerinden sonra tanıştı. Sandık gerçek anlamda ilk defa o seçimlerde milletin önüne kondu. Milletimiz engin sağduyusunu o vakit de gösterdi ve kahir ekseriyetle (450 kişilik Meclis'in 411'ini çıkararak) DP'yi tek başına iktidara getirmişti. Milletin bu iktidarı 10 sene sürdü! Bilindiği gibi; DP iktidarını sandıkta yenemeyeceklerini anlayanlar, onu alaşağı etmenin planlarını yaptılar ve mahut 1960 ihtilalini gerçekleştirdiler. Demokrasi adına 61-65 arası muvazaalı bir dönem yaşandı. 1965 senesinde sandık, tekrar milletin önüne kondu. Sandıktan yüzde 48 oy alarak, AP tek başına iktidara geldi. 65'i takip eden 1969 seçimlerinde AP, oylarını artırarak (yüzde 52) yine tek başına iktidara geldi. Süleyman Demirel'in bu ikinci iktidarında; Türkiye'de kalkınma hızı yüzde 7, enflasyon ise yüzde 5 idi! Bu iktidar da mahut 71 muhtırası ile alaşağı edildi! Bu tarihten sonra sandık da şirazesinden çıkıyor ve koalisyonlar dönemi başlıyor! Ta ki, 1980 ihtilaline gelinceye kadar! 80 ihtilali konseyi, 1983 seçimlerine 3 partiye vize verdi! Siyaset darmadağınık olmasına rağmen, 3 partinin katıldığı bir seçimde de millet sağduyusunu gösterdi ve Özal'ın ANAP'ına tek başına iktidar verdi. 80 ihtilali bütün eski siyasi partileri kapatmış ve yöneticilerine siyasi yasaklama getirmişti! Yapılan referandumla eskilerin siyasi haklarına kavuşmaları ile birlikte; her eğilimdeki insanlar kendi partilerine giderek; eski ve yenilerle beraber meydan yeri papatya tarlasını andırır oldu! Paramparça olmuş siyasetle yapılan 91 seçimleri ve yine koalisyonlar dönemi.. 3 Kasım 2002 erken seçimlerine işte böyle geldik. Burada üzerinde durmamız gereken konu; Türkiye'nin gerçeğidir. O da; sandığın adam gibi milletin önüne konduğunda, milletin o sandıktan tek başına iktidar çıkarabilmesidir. O sandığın gerçeği ise, yüzde 70 ile sağ ve yüzde 30'uyla sol oyları yansıtmasıdır. İşte; toplum mühendisleri bu gerçeği ters yüz edebilmenin savaşını verdiler! Yani ne yapıp edip de yüzde 30'u iktidara taşımanın hesaplarını yaptılar. Tabii yüzlerine gözlerine bulaştırdılar ve sonunda kazdıkları kuyuya kendileri düştüler! Toplum mühendislerinin derdi millet ve milletin özlem ve beklentileri değildir. Onlar, kurt misali dumanlı havayı severler! Onlara göre, yeter ki sağ partiler iktidara gelmesin! Ülkede taş üstüne taş konmasın ve varsın ülke insanı sefilleri oynasın! 3 Kasım 2002 erken seçiminde de aynı oyunla milletin huzuruna çıktılar! Milletin önüne sandık diye 18 ayrı seçenek koydular! Millet, bunların içinden bir tanesini, üstelik Anayasayı değiştirebilecek çoğunlukla tek başına iktidara getirmekle çok önemli bir mesaj verdi. Tabii anlayana! Ama, bunların anlayabileceklerini pek zannetmiyoruz! Baksanıza daha şimdiden, televizyonlarda arzı endam edip; Tayyip Erdoğan'a işinin bittiğini, partisinin yakın bir gelecekte bölüneceğini gevelemeğe başladılar bile! Herkes bir şey için yaratılmıştır ve her kap içindekini sızdırır! Mühim olan kervanın yürümesi!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.